Kitaplar | Konular | Negatif Limanlar'dan Pozitif Sulara
4) Hayatınızda Küçük Değişiklikler Yaparak Büyük Değişimi Yakalayın
Kişisel gelişiminize önem veriyorsanız, bunun ilk basamağı değişimdir. İnsanlar genellikle değişmelerinin zor olduğunu söyleyerek sahip oldukları sınırlayıcı düşüncelerinden ve yıpratıcı duygularından kurtulamamaktadırlar. Değişim, asla zannedildiği kadar zor değildir. Değişim dünyada değişmeyen tek şeydir.
Değişimin kontrollü ve ölçülebilir olması için önce kendimize hedefler belirlemeliyiz. Buradaki en önemli konu hedeflerimizle onları gerçekleştireceğimize inancımız arasındaki uyumdur. Hedefimizi belirlediğimiz anda hedefimizle o anki durumumuz arasında patika bir yol açılır. Hedefimize ulaşacağımıza kesin olarak inanıyorsak beynimizdeki sinir hücrelerinden yapılmış nörol bir otoyoldan bu hedefe doğru yola çıkarız.
Bu otoyolun yapımında çalışanlar beynimizdeki 15 milyar hücredir. Eğer bu hücrelerin tümü canla başla çalışırlarsa bu otoyol kısa sürede tamamlanır ve biz son sürat hedeflerimize ulaşırız.
Bir şeyi gerçekleştirmeye olan arzumuz üç basamakta incelenebilir. En alt basamağın adı "dilek"tir. Örneğin bir sinemaya gitmek istemek veya bir parkta oturarak havuzu seyretmek bir dilektir. Eğer biz arzu ettiğimiz şeye, bir sinemaya gitmek kadar önem veriyorsak bunun gerçekleşmesi çok zordur. Dilek durumunda olan bir arzunun gerçekleşebilmesi için önce bunun "istek" basamağına çıkması gerekir.
İstek basamağına çıkmış olan bir arzu artık bizim tarafımızdan ciddi ciddi gerçekleştirilmesi düşünülen bir hedeftir. Bu mertebeye yükselmiş bir hedefin gerçekleştirilmesine tarafımızdan yatırım yapılmaya başlanır. Beyin hücrelerimizin otoyol yapımına katkıları artmış, geceleri daha az uyumaya başlamışızdır. Bu basamakta hedefimize giden nörol otoyolun gerçekleştirilmesi ihtimali daha kuvvetlidir. Ancak hedefimizin gerçekleştirilmesini kesin olarak istiyorsak bir basamak daha atlamalıyız. Üçüncü basamağın adı "adanmak"tır. Adanmanın en basit tarifi bir işin delisi olmaktır. Bir işin delisi oldunuz mu, artık o sizin damarlarınızda dolaşmaya başlar. Günde 24 saat onunla meşgul olursunuz. Aynı aşıklar gibi.
Bir bestekar, bir beste yapmak üzere çalışmalarına başlamış. Yapacağı bu besteye kendini adamış. Yaptığı günlük rutin işlerin yanında kafası sürekli olarak bu besteyle meşgulmüş. Gece rüyasında dahi bu besteyi görüyormuş.
Bir gün yolda karşıdan karşıya geçerken çok dalgın olduğundan bir araba kendisine çarpmış. Besteci baygın halde yere yuvarlanmış. Araba fırsattan istifade kaçmış. Besteci hastahanede gözlerini açınca polisler sormuş:
- Size çarpan arabanın plakasını alabildiniz mi?
- Hayır, demiş besteci.
- Markasını görebildiniz mi?
Besteci göremediğini söylemiş. Kendisine çarpan araba hakkında hiçbir şey hatırlayamamış. Polisler ümitsiz bir şekilde:
- Üstad, demişler, ne olur biraz düşünün. Belki hatırlayabildiğiniz bir şey çıkar.
Besteci biraz düşününce:
- Tamam! bir şey hatırladım, demiş. Polisler derhal kağıt kaleme sarılmışlar.
- Egzosundan şöyle bir ses çıkıyordu: DO, MÎ, FA...