Kitaplar | Konular | Negatif Limanlar'dan Pozitif Sulara
2) Hayatı Bir Oyun Gibi Görün
Bellek Eğitimi konularında seminerler veren. Eğitim kurumumuzu açışımızın üzerinden altı ay kadar geçmişti. Çeşitli televizyon programlarında ve çeşitli ortamlarda hafıza gösterileri yapıyor, insanları bir hayli şaşırtıyordum. insanları şaşırtmak beni çok eğlendiriyordu doğrusu.
Yaptığım 12 gösteri arasında 100 kelimeyi ve 100 rakamı hafızaya almak, 52 iskambil kağıdını hafızaya alarak söylemek vardı. Ancak salonda bulunan tüm insanların isimlerini hafızaya alarak onlara isimleri ile hitap etmem en ilginç olanıydı.
Bir sabah dershanemde otururken bir kaç ay önce seminerimle ilgili bilgi almaya gelen iki evli çift geldi. Onlara isimleriyle hitap etmem onları bir hayli şaşırttı. Birinci çiftin isimleri Bülent ve Filiz, ikinci çiftin isimleri ise Deniz ve Ayla idi. İsimlerini nasıl hatırladığımı sorduklarında gayet basit olduğunu söyledim ve anlatmaya başladım.
Bülent isminin bendeki şifresi bilet idi ve ben Bülent Bey'i hafızama alırken eline kocaman bir bilet vermiştim. Sıra eşine gelmişti. Filiz Hanım'ın ismini hafızama alırken Filiz kelimesini ikiye ayırdım. Filiz. Filiz Hanım'ın, bir filin izlerini takip ettiğini hayalimde canlandırdım; Bülent Bey de elindeki biletle file binmek için sırasını bekliyordu.
Deniz Bey'in saçlarında hafif beyazlıklar vardı. Onun çok tuzlu bir denize girdiğini, denizden çıkarken de saçlarında beyaz beyaz tuzlar kaldığını hayalimde canlandırdım. Ayla isminin bendeki hazır şifresi ayva tatlısıydı. Ayla Hanım'ın ayva tatlısı yaptığını ve denizden çıkan eşiyle birlikte yediklerini hayal ettim. Ancak ayva tatlısını yerken ellerinin ve yüzlerinin ayva tatlısıyla kaplandığını düşündüm. Onlar içeri girdiğinde bu hayallerim aklıma gelmiş ve onlara isimleriyle hitap etmiştim.
Ben onlara mesleğimin sırlarını anlatırken, kapıdan içeriye eski bir arkadaşım girdi. Televizyondaki gösterilerimden birini izlemiş ve çok etkilenmişti. Derhal birbirimize sarıldık. O beni TV programlarında seyrettiği için adımı ve soyadımı biliyordu. Ancak ben 25 yıl önce hafıza eğitimi almadığım için ona ismiyle hitap edemiyordum. Bir fırsatını bulup ismini öğrenmenin yollarını arıyordum. Çünkü biliyordum ki bana ismini soracaktı. Oğlunu seminerime kayıt ettirmek istiyordu ve oğluyla beraber gelmişlerdi. Delikanlıyı kayıt formunu doldurması için kayıt odasına gönderdim. Bir ara misafirlerimden izin alarak kayıt odasına gittim ve tekrar odaya geldim.
Sohbetimiz iyice koyulaştığında tahmin ettiğim soru geldi.
- Oğuz'cuğum ben senin ismini çok rahat bir şekilde hatırladım, bakalım sen benim ismimi bilecek misin?
- Senin ismini çok iyi biliyorum Ali'ciğim!.. dediğimde arkadaşım boynuma sarıldı.
- Gerçekten de çok iyi bir hafıza uzmanı olmuşsun, seni tebrik ederim, dedi.
Kapıdan çıkarken yüzündeki hayret ifadesi hala geçmemişti. Olayı baştan sona kadar izleyen dört kişiden biri olan Bülent Bey, "15 yıl önce bu sistemi kullanıyor muydunuz?" diye sorduğunda; "okul çağlarında bu sistemi bilmediğimi, ancak Ali Bey'in ismini hatırlarken küçük bir ayrıntıdan yararlandığımı" söyledim.
Bu ayrıntının ne olduğunu sorduklarında onlara şöyle cevap verdim:
- Oğlunun kayıt formunda babasının ismi vardı.