Kitaplar | Konular | Dost Kazanma ve insanlari Etkileme Sanati

3. Bunu Yaparsanız Boşanmak İçin Mahkemeye Koşarsınız

Disraeli'nin politik hayattaki en büyük düşmanı Gladstoneydi. Birçok şeyde anlaşamamalarına rağmen bir tek ortak yanları vardı. İkisi de evlilik hayatlarında çok mutluydular.

Gladstone, elli dokuz sene karısıyla mutlu bir hayat yaşamıştı. Halk içinde korkulu bir düşman olan Gladstone evde hiçbir şeyi eleştirmez. Sabah kahvaltıya indiği zaman aile fertlerinin uykulu olduğunu görür ve onları kahvaltı için beklediğini kibar bir şekilde ifade ederdi.

Büyük Katerina da böyle davranırdı. Düşmanlarına işkence etmek ve gereksiz savaşlara girerek zalim birisi olarak tanınmıştı. Bütün bunlara rağmen çevresindekiler hata yaptıkları zaman gülümser, bir şey söylemez ve hoşgörülü davranırdı.

Evlilik hayatındaki mutsuzluk sebepleri üzerine incelemeleri bulunan Dorothy Dix, evliliklerin yüzde ellisinin başarısızlıkla sonuçlandığını söylemektedir. Ve şöyle demektedir. "Romantik hülyaların boşanmanın sert kayalarına çarpıp parçalanmasının en önemli sebebi yıkıcı eleştirilerdir."

Evlilik hayatınızda mutlu olmak için üçüncü kuralı unutmayın:


Eleştirmeyiniz.

Çocuklarınızı eleştirmek isterseniz. Eleştirmeyin! demem! Ama eleştirmeden önce "Baba unutur" isimli Amerikan gazeteciliği klasiğini okuyunuz. Bu yazının bir özetini nakledeceğiz.

Babalar Unutur oğlum: Bunları sana küçücük elin yanağının altında kıvrılmış, yatmış uyurken sana söylüyorum. Biraz önce kütüphanemde gazetemi okurken, içimi pişmanlık duygusu kapladı. Kendimi suçlu hissederek senin yatağının kenarına geldim.

Düşündüklerim şunlardı: Sana çok sert davrandım. Okula gitmek için giyinirken, yüzünü iyice yıkamadığın için seni azarlamıştım. Ayakkabılarını kirli görünce, eşyalarını etrafa atmana kızmış ve bağırmıştım. Oynamaya giderken, "Güle güle baba" dedin. Ben ise, kaşlarımı çatıp, sana omuzlarını dik tutmam söyledim.

Seni dışarıda misket oynarken gördüm. Çorapların delinmişti. Ben sana arkadaşlarının önünde kızmıştım. Çünkü çoraplar pahalıydı. Ama kendi paranla alsaydın dikkatli olurdun, dedim. Ben kütüphaneme çekildikten sonra, çekingen bir tavırla yanıma gelip, gazetemin üzerinden sana baktığım zaman gözlerini yere indirmiştin" "Gene ne var?" diye sert bir şekilde sordum Sen koşarak yanıma geldin, kollarını boynuma doladın ve beni öptün, gösterdiğim ilgisizlik, bu sevgiyi yenememişti Sana bunları sen uyanıkken söylesem anlamayacağını biliyorum. Ama yarın gerçek bir baba olacağım Seninle şakalaşacağım Korkarım seni büyük birisi olarak görüyorum Senden çok fazla şey istedim, çok fazla.


Konular