Kitaplar | Konular | Dost Kazanma ve insanlari Etkileme Sanati

9. Yaptırmak İstediğiniz İşi Karşınızdakine Sevdiriniz

1915 yılında Amerika dehşet içindeydi. Avrupa milletleri bir senedir birbirleriyle savaşıyorlardı. Acaba bu milletleri barıştırmaya imkan yok muydu? Wilson bunu denemeye karar verdi. Avrupa'ya bir barış elçisi gönderdi. Bu elçi komutanlarla konuşarak barışın çaresini arayacaktı.

Dışişleri Bakanı William Jennings Bryan bu görevi kabul etmek istemişti. Bu şekilde büyük bir hizmet yapmış olacaktı.

Ama Wilson bu iş için Miralay House'yi görevlendirdi. House, Wilson'un bu kararını Bryan'a bildirecek, ama onun gururunu kırmadan bu haberi ona vermenin bir yolunu bulacaktı.

Miralay House diyor ki:

"Bryan bu haberden memnun kalmadı. Çünkü kendisi bu işi yapmak istiyordu. Bana bunun için planlar hazırladığını anlatmıştı."

"Cumhurbaşkanı bu işin resmi bir şekilde yapılmasının doğru olmayacağına inanıyor. Sizin Avrupa'ya gitmeniz, bütün dikkatleri üzerinize çeker. Ve Avrupa ya gidiş sebebiniz büyük bir merak uyandırır.

House haberi çok yumuşak bir şekilde vermiş, Bryan'a kendisi için bu işin çok önemli olduğunu söylemiş ve Bryan tatmin olmuştu.

Yapmasını istediğiniz bir işi başkasına sevdirerek yaptırınız!

Fakat Wilson bu taktiği her zaman kullanmadı. Kullanmış olsaydı tarihin akışı bambaşka olurdu. Meselâ Amerika'nın Milletler Cemiyeti'ne girmesini sağlamakla Senatonun ve Cumhuriyetçilerin tepkisini çekmişti. Cemiyet fikrinin kendisinin fikri olduğu kadar onların da fikri olduğunu kabul etmedi. Amerika'nın cemiyet dışında kalmasına sebep oldu ve dünya tarihini değiştirdi. Amerika'nın en büyük yayınevlerinden birisinin sahibi olan Doubleday Page: "Başkalarına yaptıracağınız işi sevdirerek yaptırınız" kuralına en fazla uyanlardan birisiydi. Bu yüzden meşhur yazar O Henry diyor ki: "Page benim hikayelerimden birisini reddetse bunu o kadar kibar yapardı ki, başkası tarafından bu hikayenin mutlaka kabul edileceğine sizi inandırırdı. Siz de eserin onun tarafından reddedilmiş olmasına adeta memnun olurdunuz!"

New York'un en büyük matbaalarından birisinin sahibi olan J. A. Want, bir gün bir işçisinin hareketini onu üzmeden değiştirmek istemişti. İşçinin görevi makinaların gece gündüz ahenkli bir şekilde çalışmasını sağlamaktı. İşçi çalışma saatlerinin çok olduğundan -kendisine yardımcı verilmemesinden şikayet ederdi. J.A. Want, ona yardımcı vermedi, iş saatlerini azaltmadı. Ama onu mutlu etti. Nasıl? Önce, işçiye özel bir oda verdi, ismini de kapısına yazdırdı. Servis Departman Müdürü.

Artık herkesten emir alan bir tamirci değildi, bir departman yöneticisiydi. Bir daha şikayet etmedi ve işini severek çalıştı.

Çocukça mı diyorsunuz? Olabilir. Ama Napolyon da Lejyon D'nör nişanını bularak beşyüz askerine dağıttığı, onsekiz generalini Mareşal yaptığı ve birliklerine "Büyük Ordu" unvanını verdiğinde ona böyle demişlerdi. Orduya oyuncaklar dağıtıyor diye eleştirildiği zaman Napolyon, "insanlar oyuncaklarla idare edilirler" cevabını vermişti. Bu unvanı ve yetkiyi verme tekniği sayesinde Napolyon başarılı olduysa siz neden aynı sonuçları elde edemeyesiniz.

Bayan Gent çimlerinin çocuklar tarafından çiğnenmesinden rahatsızlık duyuyordu. Çocukları uyardı ama bir başarı sağlayamadı. Nihayet çocukların içlerinden en yaramazlarından birisini kendisine dedektif yaptı ve onu çayırını korumakla görevlendirdi. Mesele hallolmuştu. Dedektif, evin arkasında bir ateş yakmış, ateşin içinde birkaç demir ısıtmış ve çayıra ayak basanları kızgın demirle yakacağını söylemişti.

İnsan tabiatı böyledir. İnsanları darıltmadan değiştirmek isterseniz, dokuzuncu kural şudur:

Yaptırmak istediğiniz işi, karşınızdakine sevdirerek yaptırınız.


Konular