Kitaplar | Konular | Negatif Limanlar'dan Pozitif Sulara
Yolculuk Başlıyor
İnsanların hayattan istediklerini alamamalarının ardında iki önemli sebep vardır.
Birincisi, ne istediklerini kesin olarak bilmemeleri, ikincisi ise hayatı çok zor, acımasız ve insana istediği şeyleri vermeyen bir biçimde tanımaları. Birinci şartı yerine getirmiş ve ne istediğinizi biliyor olsanız bile eğer hayatı yukarıdaki biçimde tanımlıyorsanız, istediğinizi almak için riskli ve zor yollara başvuracaksınız demektir. Bu davranış size hiçbir zaman arzu ettiğiniz neticeyi getirmeyecek ve büyük bir olasılıkla siz bu sonuçlardan sonra güçsüzleştirici inançlarınızı biraz daha kuvvetlendireceksiniz.
Bir müddet sonra çevredeki insanlara hayatın zorluğu ve acımasızlığı hakkında vaazlar veren negatif bir akıl hocası olmanız işten bile değildir.
Oysa hayatımızın biçimlenmesine en çok etki yapacak şey karşımıza çıkan her türlü zorlukla mücadele edebilme yeteneğidir.
Bazı insanlar kendilerini hayatın hiçbir amacının olmadığı yanlışına kaptırırlar. Ne yaparlarsa yapsınlar başarısız olacaklarını düşünmeye başlarlar. Psikolojide insanın elini kolunu bağlayan bu durumun bir ismi vardır:
"Öğrenilmiş Çaresizlik"
İnsanlar bu kötü psikolojik duruma bazı başarısızlıklar sonucu ulaşırlar. Bazıları bu çaresizliği çok çabuk öğrenir bazdan ise birkaç denemeden sonra, bazılarının bu konuda uzmanlaşması ise birçok deneme sonucu olur.
Eğer biz zihinsel olarak bu tür çaresizliklere karşı bir program geliştirebilirsek asla böyle kötü bir rahatsızlığa yakalanmayız.
Bizi güçlendiren inançlarımızı destekleyecek, onu daha güçlü hale getirecek yolların en iyisi, pozitif ve başarılı insanlarla birlikte olmaya çalışmak ve onların tecrübelerinden yararlanmaktır.
Eğer kendi tecrübelerimizi algılama biçimimiz bizi güçlendirici bir şekildeyse o zaman hayatın en büyük sırrını keşfettik demektir. Sizi güçlendirecek referansları başarılı insanlardan, tecrübelerinizden alabildiğiniz gibi kitaplardan, kasetlerden filmlerden de yararlanabilirsiniz. Örneğin Braveheart (Cesur Yürek) adlı filmden çıktıktan sonra ben, bütün dünyayı fethedebileceğimi düşünmeye başlamıştım.
Kendinizi güçlendirici referansları oluşturmanın en kolay yolu ise hayal gücünüzden yararlanmaktır. Bizi hedeflerimiz yönünde yürütecek güçlü ve hayali referansları etkili biçimde hayal edersek, bunu gerçek bir tecrübeden edindiğimiz motivasyona dönüştürebiliriz. Bunun nedeni, beynimizin gerçekten olmuş bir şey ile, bizim canlı biçimde hayalimizde canlandırdığımız şey arasındaki farkı ayırt edememesidir.
Duygusal yoğunluk ve tekrarlarla sinir sistemimiz bir şeyi gerçek olarak algılar. Siz başarmak istediğiniz bir olayı zihninizde canlandırır ve onu defalarca başarmış gibi hayal ederseniz size avantaj sağlayan tecrübeleriniz gibi onlar da sizin başarı referanslarınız olur. Buna NLP 'de "Miş gibi davranmak" prensibi denir. Yapmış gibi, gerçekleştirmiş gibi, "............miş gibi."
Şimdi sizlere hayal gücünüzden yararlanarak kendi kendinize çok etkili başarılı referansları yaratma metodunu öğreteceğim:
"Bu metodu siz uyguluyor musunuz!" diye sorarsanız;
evet, hem de günde defalarca.
Şu anda bulunduğunuz durumu negatif bir liman olarak kabul edin yolculuğa hazır olun. Sizinle açık denizlere çıkacağız. Tüm zorlukları ve dalgaları aşacağız. Ama dünyanın en değerli hazineleri buzdağının arkasında ve herkes buzdağlarının kenarından dolaşarak gidiyor. Ama biz buzdağlarını kıracak ve istediğimiz her şeye ulaşacağız.
Ancak benim sözüm hayalleri olanlara. Eğer benimle birlikte bu yolculuğa çıkarsanız bu yolculuk sizde alışkanlık yapacak ve artık her sabah kalkar kalkmaz bu yolculuğa çıkacaksınız. Ben her gün denizlere açılıyorum. Her gün defalarca buzdağlarını kırıyorum ve buzdağlarının ardındaki hayallerime ulaşıyorum. Bu egzersizi yaptığımdan beri birçok hedefime ulaştım.
Henüz ulaşamadığım ve ulaşmak istediğim tüm hedeflerim buzdağının arkasında. Ama hedeflerime giden bu yolu en az onlara ulaşmak kadar seviyorum. Bu yolun yolculuğu bana büyük bir haz veriyor.
Bu yolculuğa ilk çıktığımda, beni yalnız duvarlar dinliyordu. Ama buzdağının ardında beni bekleyen yüzlerce insan vardı. Her gün buzdağlarını kırarak onlara ulaştım.
Buzdağlarının ardında kendimi hep televizyonlarda program yaparken görüyordum. Şimdi birçok televizyona çıkıyorum. Buzdağlarının ardında kendisiyle ve tüm insanlarla barışık bir OĞUZ SAYGIN vardı. Buzdağlarının ardında aradığım kişiliğimi buldum. Tüm dünyaya güzel mesajlar vermek istiyordum. Sahip olduğum şirketim de buzdağlarının ardındaydı. Annemin küçüklüğümden beri buzdağlarının ardına koyduğu hayallerim vardı. Yazar olmak ve kitap yazmak. Yıllardır buzdağlarının ardında unuttuğum bu hayalime son bir yıldır günde yüzlerce defa buzdağlarını kırarak ulaştım. Yüce Allah'ın izniyle annemin ve kendimin hayallerini gerçekleştirdim.
Birçok kişi bana hayalperest diyor. Evet ben çok iyi bir hayalperestim. Bunun hiçbir zararını görmedim ve şimdi benim gibi hayalperestlere sesleniyorum:
Haydi gelin bu nefis yolculuğa birlikte çıkalım. Birçok defalar sizin de benim gibi içinizde dünyada çok şey yapabileceğinize dair bir vizyon belirdi mi? Hani çok büyük idealleriniz vardı? Hani ülkemizi daha yaşanılır bir ülke yapacaktınız? Hani tüm dünyaya gücünüzü kanıtlayacaktınız? Hani içinizde çakan kıvılcımı hissettiğiniz gün? Yoksa günlük koşuşturmaların, kaygıların ve korkuların arasında bu vizyon çok derinlerde mi kaldı? Yoksa çok uzaklarda geçit vermeyen buzdağlarının ardında mı? İçinizde yanan ateş kor haline gelmedikçe kendinizin ve çevrenizdekilerin korku ve kaygı rüzgarlarıyla kısa sürede söndürülür. Ancak gürül gürül yanan bir ateşi hiçbir rüzgar söndüremediği gibi, dünyanın dört bir tarafından esen rüzgarlar bu büyük ateşi körükler. Eğer içinizde yanan ateşin hiçbir rüzgar tarafından söndürülmemesini istiyorsanız, onu kısa sürede büyütmelisiniz.
Eğer yapmak istediğiniz şey sizi yakıp kavurmuyorsa bir tek kişinin "bu işi başaramazsın" demesiyle derhal o işi bırakırsınız. Ancak içinizdeki o ateş büyüdüyse ve başarmak istediğiniz iş sizi alev alev yakıyorsa, artık birilerinin "başaramazsın" demesi sizi sadece körükler. Artık on beş milyar beyin hücreniz sizin için çalışmaya başlamıştır bile. Düşünebiliyor musunuz on beş milyar taraftar sizi destekliyor, alkışlıyor ve size konfetiler atıyor. On beş milyar taraftarı olan bir takım tüm maçlarını kazanır.
Tüm dünyadaki insan sayısı beş milyarken sizin on beş milyar taraftarınız varsa siz yapacağınıza inandığınız her şeyi yapabilirsiniz. Ancak bu on beş milyar taraftarın hepsi sizin yanınızda olmalı. Yarısı karşı tarafı destekliyorsa işiniz zor demektir. Hele hele tümü sizi yuhalıyorsa asla başarıyı düşünemezsiniz.
Türkiye'de en çok taraftarı olan takımlar kendilerini destekleyen seyircilerini elde etmek için yıllardır mücadele ediyorlar. Maçlarının çoğunu bu seyircilerinin çılgın tezahüratları sayesinde kazanıyorlar. Bazen bir gol yiyince kendi seyircileri tarafından yuhalanıyorlar. O zaman asla o maçı kazanma şansları kalmıyor.
Siz onların hepsinden daha şanslısınız, seyirci sizin seyirciniz, saha sizin sahanız ve takım sizin takımınız. Her gün irili ufaklı bir çok maç yapıyorsunuz, bazen kazanıyor bazen de kaybediyorsunuz. Ama ben size şöyle bir garanti vereyim. Bu seyircilerin tümüne sahip çıkın, her zaman siz şampiyon olursunuz. Bazen ufak tefek mağlubiyetleriniz olabilir, ancak rövanş maçını muhakkak kazanırsınız. Yeter ki seyircinizi arkanıza alın ve onların karşısında iyi oynayın.
Evet bakın bahsettiğim gemi şu negatif limanda duruyor. Birazdan demir alacağız. Lütfen güvertenin ön tarafındaki rahat koltuklara oturun ve geminin kalkmasını bekleyin. Bu arada tüm hedef ve hayallerinizi geminin güvertesine salın hemen işe başlasınlar. Ne o, korkularınızı, kaygılarınızı ve başarısızlıklarınızı mı düşünüyorsunuz? Onlara da ihtiyacınız olabilir, getirin onları da yanınızda. Ancak onlar alt kattaki kürek dairesine girecekler, onları zincirlerle bağlayacağız ve bizim küreklerimizi çekecekler.
Ne kadar çok kürek mahkumu varsa o kadar iyi. Çünkü güçlü kuvvetli kürekçilere ihtiyacımız var. Haydi durmayın hayallerinizi ve hedeflerinizi derhal salın güverteye az sonra kalkacağız. Kaygılar korkular ve başarısızlıklar alt kata.
Evet hepsi yerleşiyorlar. Bakın aşağı kattan gelen zincir seslerini duyuyor musunuz? Hepsi bağlandı. Ne kadar da güçlü kuvvetliler. Ama çok işimize yarayacaklar. Ya güvertedekiler!.. Ne kadar da cılız şeyler onlar öyle. Ama merak etmeyin, bu geminin personeli çok deneyimlidir. Onları kısa sürede eğitir.
Belki hayatınız boyunca hep sakin limanlar aradınız. Hatta bazen buldum sandınız. Birazdan ayrılacağınız liman da öyle değil mi? Sakin bir liman. Ama o limanda atalet var, uyuşukluk var, kasvet var.
Açık denizlerde yeni fırsatlar var! Umutlar var! Yepyeni bir yaşam var. Bu yolculuğa çıkarken standartlarınızı yükseltin, artık elinizdekilerle yetinmek zorunda değilsiniz. Daha fazlasını, daha güzelini, daha iyisini isteyin. Kendinizi sınırlamayın. Sizi sınırlayan beyninizdeki tüm zincirlerinizi kırın. Çok yoğun bir hale gelmiş duygu rüzgarlarınızı beyninizden çıkan lazer ışınlarıyla üflemeye başlayın.
Hayallerimizin hepsine önce yüzme öğretmeli, sonra sulara açılmalıyız. Suya düştüklerinde de asla üzülmemeli, onları gemiye alıp yeniden yola çıkmalıyız.
Negatif limanlarda yıllarca bekleseniz bile asla hiçbir yere ulaşamazsınız. Meyveler nasıl dalların ucundaysa, hedefleriniz de açık denizlerde ve buzdağlarının ardındadır.
Bu yolculuk sırasında gözlerinizi açık denizlerden ve hedeflerinizden ayırmayın. Gözlerinizi hedeflerinizden ayırdığınız, geriye dönüp negatif limanlara baktığınızda ürkütücü şeyler görebilirsiniz. O halde ileri, ileri, daima ileri!