Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

Adiyy ibn-i Hâtem'in Müslüman Oluşu

Saffâne Şam'a gelip, Allah Rasûlünün kendisine yaptığı muâmeleyi kardeşi Adiyy'e anlattı. Adiyy: "Peygamber hakkında görüşün nedir?" diye sordu.

Saffâne, şöyle cevap verdi: "Ben senin, hemen bu zâta iltihak etmeni istiyorum. Eğer, O Peygamber ise O'na tâbi olmakta başkalarını geçmen, senin için bir fazîlet ve üstünlük olur. Yok eğer bir hükümdar ise onun sâyesinde Yemen'deki saltanatını kaybetmez, hor ve hakir bir duruma düşmezsin. Artık karar vermek sana âittir."

Adiyy; "Vallâhi benim görüşüm de budur." dedi.

Bunun üzerine Adiyy, Şam'dan kalkıp Medîne'ye vararak mescide çıktı. Allah Rasûlü onu görünce işini çabucak bitirdi. Adiyy'i evine götürmek üzere kalktı. Yolda, ihtiyar bir kadın ile karşılaştılar. İhtiyar kadın çeşitli şeyler sorarak Allah Rasûlünün vaktini aldı.

Adiyy kendi kendine, «bu zât melik değildir. Melikler yolda fakirlere bakmazlar, onların ihtiyaçları ile yolda meşgul olmazlar» diye düşündü. Eve varınca Rasûlüllah, Adiyy'e deriden minderini vererek onun üzerine oturmasını istedi. Adiyy oturmaktan çekindi ve minderi Rasûlüllah'a geri verdi. Fakat, Yüce Peygamber kabul etmedi. Adiyy mindere, Allah Rasûlü de yere oturdu. Adiyy «bu hükümdar işi değildir» diye düşündü. Allah Rasûlü biraz durduktan sonra Adiyy'e üç defa; "İslam olursan kurtulursun." diye hitap etti.

Adiyy; "Ben din üzerindeyim." dedi.

Orada Allah Rasûlü; "Ben senin dînini senden daha iyi biliyorum." buyurdu.

Adiyy, bu sözün mânâsını anlayamamıştı ve "Benim dînimi benden daha mı iyi biliyorsun?" diye sordu.

Allah Rasûlü; "Evet." diye cevap verdi.

Daha sonra yüce Rasûl, ona, mesih dîninde olmayan, Arap kâidelerine göre yapılan bâzı şeyleri söyledi ve sözlerini şöyle bitirdi: "Sen, kavminden dörtte bir vergi alıyorsun. Yâni, ganîmetlerin dörtte birini alıyorsun. İşte bu senin dînine göre helal değildir." buyurdu.

Adiyy; "Evet doğrudur." dedi ve kendi kendine «Muhakkak ki bu zât Peygamberdir. Çünkü O, meçhül şeyleri biliyor.» diye düşündü.

Daha sonra Allah Rasûlü şöyle dedi: "Ey Adiyy! Senin bu dîne girmene mâni olan şeyleri biliyorum. Sen bu dîne girenleri fakirler, yoksullar görüyorsun. Fakat, Allâh'a yemin ederim ki mallar onlar için o kadar çoğalacak ki onu alacak kimse bulunmayacak. Sen düşmanları Müslümanlara nazaran çok görüyorsun. Fakat, Cenâb-u Hakk dînini te'yid edecek ve bu yüce din her tarafta emnü eman tesis edecek, o kadar genişleyecek, kudret ve şevket kazanacak ki; tek başına Kâdisiyye'den [1] kalkan bir kadın hacca gidecek, yolda Allah korkusundan başka hiçbir şey, bir korku duymayacaktır. Sen başka yerlerde melikler sultanlar görüyorsun. Allâh'a yemin ediyorum ki bir gün onların beyaz sarayları fethedilecektir".

Artık Adiyy inanmış ve Müslüman olmağa karar vermişti. Adiyy'in tek ve son sözü şu oldu: "Eşhedü en lâ İlâhe İllallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlüh «Ben inanır ve şehâdet ederim ki Allah'dan başka bir ilah yoktur. Muhammed (A.S.) O'nun hem kulu ve hem de Rasûlü'dür»".

Çok geçmeden, Peygamber Efendimiz'in haberi tahakkuk etmiş, İslam ülkelerinde, emsalsiz bir asâyiş ve emniyet kurulmuş, halk huzur ve rahata kavuşmuştur. Adiyy, Allah Rasûlü'nün haber verdiği bütün bu şeyleri gördü ve onların içinde yaşadı. Zamanla Adiyy ibn-i Hâtem, çok meşhur olup Eshab arasında çok sevildi. İslâmî ilimleri öğrenerek âlimler arasına katıldı. Herkes ona bir şey danışmağa geliyordu.

İşte meşhur Adiyy'ibn-i Hâtem bu zâttır.


Konular