Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

Büyük Afv

Hazreti Peygamberimiz, bu hitâbesinden sonra, orada toplanan halka bir göz gezdirmiş, İslâm'ı mahvetmek için her kötülüğü yapmış ve yaptırmış olan Kureyş reislerinin, şimdi orada bulunduğunu görmüştü. "Ey Kureyş cemaatı! Ey Mekkeliler! Ne dersiniz? Şimdi hakkınızda Benim ne yapacağımı sanırsınız? Benden ne beklersiniz?" diye sordu.

Bütün Kureyş reisleri, korkularından önlerine bakıyorlardı. Biz, Senin hayır ve iyilik yapacağını sanır, Senden hayır bekleriz. Sen kerem ve iyilik sâhibi bir kardeşsin. Kerem sâhibi bir kardeş oğlusun. Gücün yetti iyi davran." dediler.

Rasûlü Ekrem; "Benim hâlimle, sizin hâliniz, Yûsuf (A.S.)'ın kardeşlerine dediği gibi olacaktır. Yûsuf (A.S)'ın kardeşlerine dediği gibi, Ben de; «Size, bugün hiçbir başa kakma ve ayıplama yok. Allah sizi yarlığasın, O esirgeyicilerin en esirgeyicisidir (Sûre-i Yûsuf, âyet 92)» diyorum. Hepinizi affettim. Bu gün, size karşı bir günah, tekdir ve cezâ yoktur. Herkes işi gücü ile meşgul olsun." dedi ve Kureyş hakkında umûmî bir af îlan etti.

Peygamber Efendimiz, başta, (Hz.Hamza'nın ölüsüne bile hakâret eden) Hind olmak üzere, bütün düşmanları affetti. Ebû Cehil'in oğlu Ikrime'yi, Saffan'ı, Hz.Hamza'nın katili Vâşi'yi bile affetti. Yalnız; "Vâşi gözüme görünmesin. Sevgili amcamı hatırlayınca içim parçalanıyor." dedi.

Kendisine ve Sahâbelerine tüyleri ürpertici işkenceler yapmış, Müslümanları kızgın kumların üzerine yatırarak, göğüslerini dağlamış, en kıymetli Sahâbelerinin kanına girmiş, ciğerini kemirmiş bir kavim hakkında umûmî af îlan ediyor! Her türlü fırsat elinde olduğu halde onları serbest bırakıyor! Şüphe yok ki, büyüklüğün bu derecesi, ancak Peygambere mahsus, müstesnâ bir hâlettir.

Öğle vakti olunca, Hz.Bilâl'i çağırarak, kırılan en büyük Hübel putunun olduğu yere çıkıp ezân okumasını emretti. Fahri Kâinât Müslümanlara imam olarak namazı bizzat kendisi kıldırdı. İşte o günden bugüne, Kâbe'de her gün beş vakit ezân okunur ve namaz kılınır.

Bundan sonra Peygamber Efendimiz, Safa tepesinde yüksekçe bir yerde oturdu. Müslümanlığı kabul edecek olanlar, bölük bölük oraya gelip, güçleri yettiği kadar Allâh'ın ve Rasûlünün emirlerini dinleyecekleri ve itaat edecekleri hakkında, Peygamber Efendimizin elinden tutarak, eline vararak, birer birer bağlılık beyânında bulundular ve söz verdiler. Erkek kadın, büyük küçük bütün Mekkeliler geldiler. Evvela erkekler, sonra kadınlar gelip bîat ettiler.


Konular