Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

Münâfıkların Te'siri İle Tebük Seferi'nden Uzak Kalanlar

Tebük seferi dönüşünde, bu gazâda bulunamamış mazaretsiz geri kalmış olanlar, çok pişman oldular. Onlar, böyle olacağını tahmin etmemişlerdi. Üstelik özürsüz geri kalmak onların canlarını daha da sıkmağa başlamıştı.

Tıpkı bundan önceki muhârebelerde olduğu gibi gelmeyenler, daha sonra Rasûlü Ekrem'in huzuruna çıkıyorlar ve özür dileyip hatalarının afvedilmesini istiyorlardı. Ordudan geri kalanların içlerinde bâzı şahıslar vardı ki onların afvedilmesine imkan yoktu. Zâten, onlar da işin ciddiyetini anlamışlardı.

Ebû Lübâbe Hazretleri'nin daha evvel yaptığı gibi bâzı Eshab, söyleyecek söz bulamadıkları için, kendilerini Mescîd-i Şerîf'in direklerine bağladılar. Gece gündüz ağladılar. (Kendilerini direklere bağlayan üç asker Sahâbi; Kâb ibn-i Mâlik, Merâret ibn-i Rebiğ ve Hilal'übni Ümmiye idi). Bunlar, Rasûlü Ekrem'in huzuruna çıkıp af dilediler. Rasûlü Ekrem de onları affetti.

Fakat, Rasûlü Ekrem bütün Eshab'ı daha önce, onlarla karışıp konuşmaktan menetmişti. 50 gün hiç kimse kendileriyle konuşmadı. Her üçü birer köşeye çekildiler. Türlü azaplar çekerek üzüldüler ve yaptıklarına def'alarca pişman olup, tövbe ettiler. Dünyâ onlara dar gelmiş, hayat kendilerine zindan olmuştu. Daha sonra, onların gâyet hâlisâne olan bu tövbelerinin kabul edildiğine dâir âyet indi. Cenâb-u Hakk bu büyük müjdeyi onlara tebşir etmek için Rasûlü'nü gönderdi. Eshâbı Kirâm, onları tebrik etmek için bölük bölük yanlarına geldiler. Allah, tövbelerini kabul ettiği için onları tebrik ediyorlardı.

Kâb'ı, Allâh'ın Rasûlü sürur içinde karşıladı ve O'na şöyle dedi: "Seni müjdelerim Ey Kâb! Annenden doğduğundan beri üstünden bu kadar acı gün geçmemiştir".

Kâb şöyle dedi: "Afv sizden mi, Allah'dan mı Yâ Rasûlellah?".

Peygamber Efendimiz; "Allâh'ın indinden." dedi.

Kâb sevincinden koşuyordu. Sanki kalbi yerinden oynamıştı. "Madem ki tövbem kabul olmuştur; malım, Allah ve Rasûlü için vakfolsun." dedi.

Allâh'ın Peygamberi şöyle buyurdu: "Malının birazını infak et. Gerisi senin için hayırlıdır".

Onlar, affedildikleri zaman çok sevinmişlerdi. Bundan böyle suç işlemeyeceklerini, Allah yolunda cihat etmekten kaçmayacaklarını herkes söyleyebilirdi.

Tebük Gazâsı'yla İslâmın kudret ve şevki her tarafta daha iyi anlaşıldı. Böylece, İslam dîni îmanlı mücâhitleri sâyesinde, yayıldıkça yayılıyor ve bütün dünyâya ışık verecek bir binânın temellerini atıyordu. Artık Hıristiyanlar, Bizans da bu kudret ve şevketin önünde boyun eğiyor, İslâma teslim oluyordu.


--------------------------------------------------------------------------------

[1] [Kadisiyye; İran'da bir şehir ismidir]


Konular