Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

Peygamber Efendimiz'in Eshâbdan Bâzılarını İslâmiyetin Yayıldığı Yerlere Vazîfelendirmesi

Hicretin 9.yılı sûlh ve sûkun yılıdır. Hicretin 10.senesi, İslam dîninin şöhreti Arap Yarımadası'nı çoktan aşmış ve diğer ülkelere ulaşmıştı. Oralardan elçiler geliyor ve Rasûlü Ekrem ile görüşüyorlardı.

Hz.Peygamberimiz, halka İslâmı öğretmek için etrafa insanları Hakka davet eden mürşidler gönderir, onlar güler yüz, tatlı söz ile halkın gönlünü fethederdi. Peygamber Efendimiz, onlara şu tâlimatı vermiştir: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Uyuşun, ihtilafa düşmeyin. Halka yumuşak davranın, şiddet göstermeyin."

Rasûlü Ekrem, Hâlid ibn-i Velid'i, Necran'a gönderdi. Onlar da İslâmı kabul ettiler. Hz.Hâlid, aralarında kaldı ve onlara Kur'ân-ı Kerîm'i öğretti. Onlardan bir heyeti Allah Rasûlü'nün yanına gönderdi.

Peygamber Efendimiz, onlara şöyle sordu: "Câhiliyyette, harpte nasıl gâlip gelirdiniz?".

Dediler ki: "Birleşirdik, ayrılmazdık. Hiç kimseye zulüm de etmezdik".

Peygamber Efendimiz, sözlerini tasdik etti ve onların başına emir olarak Zeyd ibn-i Hüseyn'i tâyin etti.

Daha sonra, Hz.Ali'yi Mezcih'e gönderdi ve O'na harp etmemesini tenbih etti. Ancak, düşmanlık yaparlarsa harp edilecekti. Hz.Ali'ye şöyle buyurdu: "Allâh'ın, Senin vâsıtanla birine hidâyet vermesi, güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır."

Hz.Ali, onları İslâma dâvet etti. Fakat onlar okla mukabele ettiler. Bunun üzerine Eshab, saf oldu ve bir hücumda düşmanı hezîmete uğrattı. Ancak onları tâkip etmeyip bekledi. Zira onları hidâyete kavuşturmak istiyordu. Bilahare onlara yetişti, İslâma dâvet etti ve onlar da bu daveti kabul ettiler.

Peygamber Efendimiz, Yemen bölgesine Muaz ibn-i Cebel ve Ebû Mûsa'l Eş'ari'yi gönderdi.

Muaz ibn-i Cebel'e; "Sen, ehl-i kitab olan bir kavme gideceksin. Onlara, Allâh'ın bir olduğunu, Muhammed (S.A.V.)'in onun kulu ve Rasûlü olduğunu tebliğ et. Eğer onlar, buna inanırlarsa onlara, üzerlerine beş vakit namazın farz olduğunu haber ver. Ayrıca, zekat da üzerlerine farzdır ki sen bunu zenginlerden alıp fakirlere verirsin. Mazlumun bedduâsından sakın. Onunla Allah arasında perde olmaz." buyurdu ve "Ey Muaz! Sana bir dâva getirirlerse ne ile hükmedeceksin?" diye sordu.

Muaz da; "Allâh'ın hükmü olan Kur'ân'la hükmederim." dedi.

Peygamber Efendimiz; "Eğer Allâh'ın Kitâbında bulamazsan ne ile hükmedersin?" buyurdu.

Hz.Muaz; "Allâh'ın Rasûlü'nün sünneti ile hükmederim." dedi.

Peygamber Efendimiz; "Eğer orada da delil bulamazsan ne ile hükmedersin?" buyurunca,

Hz.Muaz; "O zaman Allah ve Rasûlü'nün hükümlerine göre re'yimle ictihat eder, karar veririm" dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz çok memnun oldu. Mübârek elini onun sadrına vurarak şöyle buyurdu: "Allâhü Taâla'ya hamd olsun ki Rasûlü'nün Rasûlünü (elçisinin elçisini) O'nun râzı olacağı şeye muvaffak kıldı".


Konular