Kitaplar | Konular | Çağımız ve Günümüz Meselelerine Fetvalar

CEMAATLE NAMAZ

1- Soru: Ezanı işitip camiye gidemeyenler hemen namaza başlayabilirler mi? Söylenene göre kadın kılabilir, fakat erkekler kılamazmış. Doğru mu?

Cevap: Bu hüküm, beş vakit namaz için değil, cuma namazı için geçerlidir. Kendisine cuma namazı farz olan bir kimsenin mazereti olsa, hastalığı bulunsa cuma namazı kılınmadıkça öğle namazını kılması mekruhtur. (Büyük İslam İlmihali, Namazla ilgili bölüm 200. madde)

2 - Soru: Camimizin arkasındaki yol, bir metre derinliktedir. Cuma ve bayramlarda cemaatin oradan imama uyması sahih ve caiz olur mu?

Cevap: İmamın cemaatten en az bir arşın veya daha yüksek bir yerde tek başına durması, cemaatin de aşağıda kalması halinde kerahet varsa da imamın yanında cemaatten bazı kimselerin bulunması halinde bu kerahet kalkmaktadır.

3 - Soru: Evinde sabah namazının farzını kıldıktan sonra, aynı günün sabah namazını cemaat olarak kılmak için bir imama sabah namazında tekrar uyulabilir mi?

Cevap: Bir farz kılındıktan sonra, farz niyetiyle ikinci bir defa cemaatle kılmak doğru değildir. Ancak, bazı farz namazların kılınmasından sonra cemaat olarak namaz kılanlara nafile namaz niyetiyle uyulabilirse de, bu hükümden sabah, ikindi ve akşam namazları müstesnadır. Ancak öğle ve yatsı namazlarının farzlarını kılmış bulunan bir şahıs, bu namazları kıldırmakta bulunan bir imama (nafile niyetiyle) uyabilir.

4 - Feyziye Fetvalarından: "Kadınların beş vakitte camiye gitmelerinde -fi zemanina- kerahet vardır" (H.Ec. c. 1/12)

Açıklama: Kadınların gerek gidiş-gelişte, gerekse mescidde bulunurken dini hükümlere riayet edemeyeceklerini dikkate alan İslam uleması, "Zamanımızda" ve "Beş vakitte" kayd-i ihtirazileriyle, kadınların her namazda cemaate gitmelerini kerahetten hali görmemişlerdir.

  Evet, saadet asrında kadınların beş vakit namaza ve hatta cuma ve bayram namazlarını katıldıklarını beyan eden haberler vardır. Lakin, Peygamber Efendimiz'in aralarında bulunduğu bir cemaat, İslami nurlar ve kalbi feyizler içinde yüzmekteydi. Dini hükümlerde gevşeklik ve ihmal göstermeleri şöyle dursun, İslami vazifelerde yarış ediyorlardı. Zamanımız halkı, onların gösterdiği dini gayreti aynen muhafaza edemediği ve gerekli hassasiyeti gösteremediği için kerahet hükmü verilmiştir.

5 - Soru: İmamdan sonra tekbir aldığımızda imam, Fatiha veya zammı sureyi okurken biz "Sübhaneke"yi okuyabilir miyiz?

Cevap: İmam Fatiha'yı açıktan okumakta ise onu dinlemek gerekir. Sübhaneke okumayı terk ederiz. Şayet imam, gizli okumakta ise Sübhaneke'yi okuruz. (Aynı eser, madde 311-323)

6 - Soru: İmam olan bir zat, dört rekatlı bir farzda, üçüncü rekatte selam verse ne lazım gelir?

Cevap: Cemaatin, bu imamı "Sübhanellah" diyerek uyarması gerekir. İmam durumu düzeltir ve namaza devam ederse, selamdan sonra sehiv secdesi yaparak namazı tamamlamış olur. Zira üçüncü rekat, selamın mahalli olmadığı için namaza bir zarar gelmez. Ancak, vacib olan selamı takdim ettiğinden dolayı sehiv secdesi gerekir. Her meselenin vukuu şeklinde kitaplarda bir bahis bulunmayabilir. Fakat umumi kaideleri gözden geçirip, bunun hangisine uyduğunu ve hangi kaide ile meselenin halli cihetine gidileceğini düşünüp ona göre hareket edilir. Şayet bahsi geçen imam, üçüncü rekatta zamansız olarak verdiği selamdan sonra namaza dönmeyecek olursa cemaatin namaza kendi başına devam etmesi mümkün değildir. Zira bir namazda hem imama uyma hem de tek başına namaz kılma şekli toplanamaz.

7 - Soru: İmam, tek cemaatle mihraba geçebilir mi?

Cevap: Cemaat tek kişi olursa imamın sağına, birazcık sağ gerisinde durur. Bu durumda mihraba geçmesi doğru olmayacağından geri tarafa durması uygun olur.

8 - Soru: Bir imam namazı kıldırıp çıktıktan sonra, aynı vakitte ikinci bir cemaat toplanıp içlerinden birini imam yapsalar, o kimse imamın sarık ve cübbesini giyerek mihrapta namaz kıldırabilir mi?

Cevap: İkinci olarak kılınacak namazın, mihraptan başka bir yerde eda edilmesi icap eder. Ancak sarık ve cübbeyi giymekte bir mahzur yoktur.

9 - Soru: Bir kimse imamdan önce rükua varsa namazı hakkında hüküm nedir?

Cevap: O kimsenin imamdan önce rükua gidişi, imamın namaz caiz olacak kadar okumasından sonra vaki olur ve o rükuda iken imam ona yetişirse, rükuda her ikisi ortak olduklarından dolayı, namaz sahih ise de, imamdan önce rükua gittiği için mekruh olur. Şayet o kimse, imamın namazı caiz olacak kadar okumasından önce rükua gitmiş veya imam, o rükuda iken yetişmemiş ise, o kişinin namazı sahih olmaz.

10 - Soru: İmam, secdeyi uzatmış olduğundan dolayı, ona uyan bir kimse başını secdeden kaldırsa ve imamın secdede olduğunu görünce tekrar secdeye varsa, namazın hükmü nedir?

Cevap: İmam secdede iken ona uymuş kimselerden birinin, sorunuzdaki tatbik şekli ile iki defa secde etmesi, o kimsenin ikinci secdesi için yeterli değildir. İmamla birlikte tekrar secde etmesi gerekir. (Nimetü'l-İslam, Namazla ilgili bölüm, s. 487)

11 - Soru: İmam, imam olmaya niyet etmediği zaman kadının ona uyması sahih olur mu?

Cevap: Olmaz. İstanbul gibi büyük şehir cami imamlarının, arkasına her zaman kadın cemaat geleceği düşünerek "Ene imamün limen tebeani" demeyi ihmal etmemeleri yerinde bir hareket olur.

12 - Soru: İmama uymuş bir kimse, rükuda üç defa "Sübhane Rabbiye'l-azim"i tamamlayamadan imam başını kaldırırsa ona uyan kimse ne yapar?

Cevap: O da başını kaldırıp imama tabi olur.

13 - Soru: İmama uyan kimse, ikinci oturuşta tehiyyatı tamamlamadan önce imam selam verecek olsa muktedi nasıl hareket eder?

Cevap: Önce tehiyyatı bitirir, sonra selam verir. Zira namazın hürmeti kendisi hakkında bakidir ve tehiyyat ile selam verme vaciblerinin bu suretle toplanması mümkündür.

14 - Soru: İmam olan kimse, yalnız kadın cemaate namaz kıldırabilir mi?

Cevap: Evet, kıldırabilir. Şayet bu imama uyan kadınlar, o kimsenin akrabası, ailesi ve kızı gibi yakınları değilse, dedikodu ve fitneye sebep olmaması için kadınların perde gerisinde olmaları münasip olur.

15 - Soru: Bir kimse imam olup hanımına farz namazları kıldırabilir mi ve bir odada kılmalarında bir mahzur var mı?

Cevap: Bir erkeğin imam olup karısına namaz kıldırmasında hiçbir mahzur yoktur.

16 - Soru: Bir kimse, camide, farzı kendi başına kılmak için namaza başladıktan sonra, bu namaz cemaatle kılınmaya başlansa, kendi başına namaz kılan, başladığı namazı bozacak ve imama uyacak diyorlar. Bu doğru mu?

Cevap: Namazı bozmayı mubah kılan bir sebep veya özür olmaksızın, başlanmış bir namazı bozmak haram ise de, sualinizde anlattığınız şekil, eski bir camiyi yenilemek için yıkmak kabilinden bir hareket olmakta ve namazı bozup imama uymak müstehap bulunmaktadır.

  Cemaatle namaz kılınan bir camide, vaktin farzını tek başına kılmaya başladıktan sonra, aynı farz cemaatle kılınmaya başlansa, imam iftitah tekbirini aldığı zaman, kendi başına namaz kılan kimse henüz secdeye varmamış ise hemen namazı keser ve imama uyar. Bu, namazı sevap yönünden daha kamil halde eda için olmaktadır. Kıldığı rekatı secde ile tamamlamış ise, farzın dört rekatlı olup olmamasına göre hüküm de değişik olmaktadır. Şöyle ki: Kıldığı farz namazı ise, bir rekatı tamamlamış olduğuna göre, diğer rekatı da kılacak olsa farz tamam olacağından, cemaati kaçırmış olacaktır. Sabah namazının farzından sonra nafile kılmak mekruh olduğu için, imama nafile olarak uymak mümkün olmayacaktır. Bu sebeple, kıldığı ve secde ile kayıtladığı iki rekatı, bir selamla yarıda kesip imama uyar. Bir rekatını tamamladığı akşam namazı ise, ona ikinci bir rekat ilave etmeden namazı selamla kesip uyar. Zira, bir rekat daha kıldığı takdirde namazın ekserisi kılınmış olacağından ve ekseriyet için hükmü kabul olduğundan, cemaati kaçırmış olacaktır. Bu sebeple tek rekattan ayrılıp imama uyar. Kılınacak namaz dört rekatlı ise, namaz kılan, kıldığı ve secde ile tamamladığı birinci rekata bir rekat daha ilave eder ve tehiyyatı okuyup selam verir ve farzı kılmak üzere imama uyar. Önceki iki rekat nafile olur. Eğer üç rekat kılmış haldeyken farz kılınmaya başlansa, kendi namazının ekserisi kılınmış olduğu için dörde tamamlar. Eğer kılınan namaz öğle ve yatsı ise, nafile olarak imama uyabilir. İkindi namazı ise, imama nafile niyeti ile uyamaz. Çünkü ikindi namazının farzını kıldıktan sonra nafile kılmak mekruhtur. Namaz kılan bu kimse, dört rekatlı farzın üçüncü rekatma kalkmış ve henüz üçüncü rekatın secdesine varmadan önce o farz için ikaamet olunmuşsa, ayakta iken veya oturuverip selam verir ve imama uyar. Kıldığı iki rekat, kendisi için bir nafile olur. Şayet namaz kılanın başladığı farz değil de nafile bir namaz ise, onu iki rekata tamamlayıp selam vermedikçe namazı kesemez. Şayet o farz, cenaze namazı ise ve nafile ile meşgul olduğu takdirde bunu kaçıracak ise, iki rekatı tamamlamadan kesip imama uyar. Çünkü cenaze namazının yerini tutacak başkaca bir namaz yoktur. Yukarıda kestiği nafileyi sonra kaza etme imkanı vardır. Öğle namazının sünnetini kılmaya başladıktan sonra farz için kaamet getirilse, sünneti iki rekata tamamlayıp tehiyyatı okuyup selam verir, sonra imama uyar. Öğlenin farzından sonra ilk sünneti dört olarak kılar ve son sünneti de ayrıca kılar. Bu uygulama ikindi sünneti kılarken olsa, ikindinin farzından sonra sünnet kılmak mekruh olduğundan, farzdan sonra sünnet kaza edilmez. Yatsı namazından sonra bir engel bulunmadığı için, sünneti kesip de farza durulmuş ise, yatsının farzından sonra sünneti kaza etmekte bir mahzur yoktur. 

17 - Soru: Bir kimse camiye geldiğinde müezzinin ikamet etmesi zamanı ise ise sünnete durmasında bir mahzur var mıdır?

Cevap: Kerahet vardır. Kişi camiye gittiği zaman müezzinin ihlas okuduğunu ve umumi durum itibariyle farza başlanacağını anlayınca sünnetle meşgul olmayıp imama uyması gerekir.

18 - Soru: İmam farza başladığı sırada camide bulunan kimse, farzı kaçırma korkusu yoksa sünnetle meşgul olabilir mi?

Cevap: Bu kimsenin, caminin içinde sünnet kılmakla meşgul olmayıp hemen imama uyması gerekir. Cami dışında ise rekatı kaçırma korkusu olduğundan yine imama uyar. Bundan sabah namazının sünneti müstesna bulunmaktadır. Onu kılmak gerekir. Sabah namazının sünneti ile meşgul olurken farzı kaçırmaktan korkarsa sünneti terk edip imama uymak gerekir. Çünkü sabah namazını cemaatle kılmanın sevabı, sabah namazının sünnetinden daha fazladır.

19 - Soru: Bir kimse camiye girdiği zaman imamı kade-i ahirede bulsa ona uyması gerekir mi? Halbuki farzı bitmiş durumdadır.

Cevap: Cemaatin faziletine yetişmek başka bir iş, cemaate yetişmek ayrı bir iştir. Bu itibarla, imamı kade-i ahirede bulan kimse, ona uyarsa cemaat sevabına erişir.

20 - Soru: İmama uyan kimse, imamdan önce rükudan veya secdeden başını kaldırmış olsa ne yapması gerekir?

Cevap: Geri dönmesi gerekir. Çünkü imamdan önce başını kaldıran kimse, kendi başına hareket etmekten çekinmelidir. Geriye dönmekle rükuu iki, secdesi üç olmuş sayılmaz.

21 - Soru: İmama uyan kimse kade-i ahirenin dua ve salevatlarını tamamlamadan imam selam verecek olsa bu kimse ne yapar?

Cevap: İmama uyması vacib olur, salevat ve duaları okuması ise sünnettir. Bunlardan birini terketmek zorunda kalan için sünneti terk, vacibi terkten ehven olduğundan onları okumakla meşgul olmayıp imama tabi olarak selam verir.

22 - Soru: İmama uyan kimse, rüku veya secde tesbihlerini üçe tamamlamadan imam başını kaldırmış olsa, o kimse nasıl hareket etmelidir?

Cevap: İmama tabi olacaktır. Tesbihleri tamamlayıvermesini söyleyen de vardır.

23 - Soru: İmam, selam verip farzdan çıktıktan sonra son sünneti nerede kılmalıdır?

Cevap: Kendisine nisbetle sol tarafa çekilerek orada kılması müstehabtır. Onun sol tarafı mihrabın sağı olmaktadır. Böylelikle o sağını tercih etmiş bulunmaktadır.

24 - Soru: İmam namazı bitirince mihrapta yüzünü ne tarafa dönmelidir?

Cevap: Kendisinin karşısındaki cemaatten namaz kılan varsa, ona yüzünü dönmüş olmamak için sağını veya solunu kıbleye çevirmek suretiyle oturmalıdır. Şayet o kimse ile imamın arasında oturmakta olan bir kimse varsa, imamın cemaate dönmesinde bir mahzur kalmaz. Namaz kılan böyle bir kimse yok ise, o zaman yüzünü cemaate dönmesi münasip olur. Bununla beraber yüzünü sağa veya sola çevirmesinde de bir mahzur bulunmamaktadır.

25 - Abdürrahim Fetvalarından: "İmamın tekbirinin işitilmesi için müezzinin tekbirine ihtiyaç olan bir yerde, müezzin (imama) uymayarak, sadece ilan maksadı ile iftitah tekbirini alıp daha sonra iktida etse, dışardan müezzinin tekbirine iktida edenlerin namazları sahih olmaz" (H.Ec. 1/11)

Açıklama: Müezzinin ilan için aldığı tekbire uyulamaz. Zira kendisi namaza başlamadıkça, namazın dışında kabul edilir. Namaz kılanın, namazda olmayana tabi olması, ibadetini ifsad eder. İmamın sesi, mevcut cemaat tarafından duyulmuyorsa müezzin tarafından tebliğ yapılır; imamın sesi duyulduğu takdirde tebliğde kerahet vardır.

26 - Feyziye Fetvalarından: "Yağmur duasında, cemaatle kılınacak sünnet bir namaz yoktur" (H.Ec. 1/13)

Açıklama: Bu fetva, yağmur duasında tek başına nafile namaz kılmayı engellemiş değildir. "Cemaatle kılınacak" ve "Sünnet" olarak ifa edilebilecek bir namazın olmadığını beyan etmektedir.

27 - Abdürrahim Fetvalarından: "Camii şerifin içinde (cemaatle) namaz kılındıktan sonra "ikinci bir" cemaatle namaz kılmakta beis yoktur" (H. Ec. 119)

28 - Abdürrahim Fetvalarından: "Diğer bir mahallenin mescidinde namaz kılmaktan kendi mahallesindeki mescidde namaz kılmak evla olur" (H.Ec. 1/8)

Açıklama: Bir kimsenin evi camiye uzak olsa bile cemaate devamdan kalmamalıdır. Bu uğurda atılan her adım ile bir hatanın bağışlanacağı ve bir de sevap verileceği müjdelenmiştir. Ancak, kişinin evine yakın olan camiye gitmesi, sevap bakımından uzaktaki camiye gitmesinden evladır.

29 - Abdürrahim Fetvalarından: "Camiye (açılan) penceresi bulunan bir odadan, kadınların camideki imama uymalan sahihtir" (H.Ec. 1/11)

30 - Abdürrahim Fetvalarından: "Gizli okunan namazlarda, imama yakın olan birkaç kişinin imamın okumasını duymaları ile cebir (açıktan okuma) yapmış sayılmaz" (H.Ec. 1/14)

31 - Abdürahim Fetvalarından: "İmam tekbir almadan secdeye varsa, cemaat secdeye vardıklarında tekbir alırlar" (H.Ec. 1/14)


Konular