Kitaplar | Konular | Çağımız ve Günümüz Meselelerine Fetvalar

YOLCULUK ve MİSAFİRLİK

1 - Behce Fetvalarından: "Kişi, ikaamete niyet etmeksizin, bir beldede uzun bir müddet sakin olsa mukim olmaz" (H.Ec. c. 1/14)

2 - Soru: Seferi durumdaki kimsenin okuması da bu esaslara göre mi olacaktır?

Cevap: Seferdeki meşakkat sebebiyle, namaz kılan, hangi sureyi dilerse okuyabilir, okuduğu sünnete uygun olur. Peygamber Efendimiz (sav)'in seferde sabah namazını Kafirun suresi ve İhlas suresi ile kıldıkları rivayet olunmaktadır.

3 - Soru: Hacca giden kimse, yolda seferi sayılır mı?

Cevap: Evet, gidiş ve gelişte yolda seferi olacağı gibi, Mekke veya Medine'de 15 günden az kalacaksa orada da seferi olur.

4 - Soru: Bir kimse doğup büyüdüğü vatan-i aslisini, gerek ticaret gerekse buna benzer bir sebeple terk edip gittiği yerde de maişetini temin için kalsa, bu kimse önceki vatanını ziyaret maksadıyla gelince namazlarını tam mı, yoksa seferi olarak mı kılacak? 

Cevap: Ticaret ve geçimini temin ettiği için gittiği o yerde devamlı kalıyor ise, memleketine geldiğinde 15 günden az kalacaksa seferi olur.

5 - Soru: Seferi bir imama uyan kimse, imam selam verdikten sonra geri kalan iki rekatı nasıl kılar?

Cevap: İmam iki rekatı tamamlayıp selam verdikten sonra, ona uyan mukim bir kimse namazını lahik gibi tamamlar. Şöyle ki: Ayağa kalktığı zaman Fatiha okumaz; Fatiha okuyacak kadar ayakta durur, sonra rükua gider. Geri kalan kısmını, imama uyan cemaat nasıl eda ederse öyle kılar. (İbni Abidin c. l. s. 827)

6 - Soru: Bir kimse, kendi memleketinden başka bir yere göç etse ve orada hayatını kazanmaya çalışsa, fakat evini ve efrad-ı ailesini memleketinde bıraksa, arada memleketine gittiği zaman seferi olur mu?

Cevap: Anlatılan şartlar dahilinde o kimsenin memleketi vatani asli olarak devam etmektedir. Memleketine vardığında namazını tam olarak kılacaktır.

7 - Soru: Hamdi Yazır merhum, tefsirlerinin başında seferi mevzuları incelerken, bugünkü vasıtalar ile seferi olunamayacağını söylüyor. Bu bir ictihad mıdır?

Cevap: Bu bir ictihad değil, iddiadır. Bir fikre saygı duymak ilmi hassasiyet icabı ise de onu benimsemek ve sahip çıkmak ayrı bir husustur. Fukahanın ekserisi, seferi bahsinde vasıtaya değil, mesafeye itibar etmişlerdir. Bu itibarla, jet ile yolculuk yapan da tayy'i mekan eden veliyyullah da seferi olur.

8 - Soru: Kişi, herhangi bir memleketten kendi memleketine giderken namazları kaç rekat kılacak?

Cevap: İki şehrin arasındaki mesafe 90 kilometreyi buluyorsa dört rekatlı farzları kendi başına kıldığında iki rekat kılar.

9 - Soru: Bir kimse, ikamet mahallinden vatan-ı aslisine gittiğinde seferi olur mu?

Cevap: Hayır, seferi olmaz.

10 - Soru: Ömrünü şoförlükle geçiren bir kimse, her gün asgari 90 km'lik yol gitse, bu şoför seferi sayılır mı? Bu kimsenin oruç tutması lazım gelir mi? Oruçları yerine kefaret olarak para dağıtsa olur mu?

Cevap: Şoför olan bir kimse, asgari 90 km'lik biryere sefere çıktığı zaman namazlarını seferi olarak kılar. Oruçlarını tutması, yemesinden hayırlıdır. Şayet günlerin uzun ve havanın sıcak olması sebebiyle tutamazsa kış günlerinde kaza etmesi gerekir. Oruç yerine keffaret dağıtması ancak pir-i faniler içindir. Bahsettiğiniz şoförün fidye-yi savm vermesi caiz olmaz.

11 - Soru: Bir kişi memleketinin dışında mesken tutsa, doğup büyüdüğü memlekete geldiğinde seferi olur mu?

Cevap: İkinci mesken tuttuğu yerde geçim temin etme maksadı ile yerleşmiş olur ve ayrılmayı düşünmezse orası bu kimsenin vatan-ı aslisi haline gelir. Doğup büyüdüğü yer sefer müddetini bulan (90 km) uzaklıkta ise oraya vardığında 15 günden az oturacaksa seferi olur.

12 - Soru: Talebe ilim tahsil ettiği şehirden -birkaç gün kalmak üzere- memleketine gitse namazını tamam mı kılacak, dört rekatlı namazları kasr edecek mi?

Cevap: Tam kılacaktır. Tahsil yeri, onun vatan-i ikaameti olmaktadır.

13 - Soru: Kestirme yoldan gidildiği takdirde, seferi mesafeden az olan bir yere, dolambaçlı yoldan gidildiği zaman seferi mesafeyi bulan bir yoldan gidilecek olsa seferi olunur mu? Seferi imama uyan 3 ve 4. rekatlarda Fatiha okur mu?

Cevap: Hüküm, o yere gidilecek yolun uzaklık ve yakınlığına göre verilir. Kısa yoldan giderse seferi olmaz. Dolambaçlı yoldan giderse seferi olur. Seferi bir imama uyan, 3 ve 4. rekatlarda Fatiha okumaz. Fatiha okuyacak kadar bekler.

14 - Soru: Kur'an kursunda okuyan talebelerden biri veya hoca efendiler, köyüne giderken, memleketi 90 kilometreden fazla olsa yolda seferi mi sayılır?

Cevap: Evet, o gibi kimseler yolda gidip gelirken kılacakları namazlarda seferi sayılırlar. Bunların ders okuyup okuttukları yer, vatan-i ikaamettir. Kendi memleketleri de vatan-i asli olmaktadır. Bulunduğu yerde 15 gün oturmaya karar verdiği için namazlarını mukim olarak kılar.

15 - Soru: İlim tahsil etmek için memleketinden ayrılan bir kimse, oraya dönüp geldiği veya izinli olduğu sıralarda gelişi sırasında mukim olarak namaz kılmaya nereden itibaren başlayacaktır?

Cevap: Memleketinin ihtiyacı için hazırlanan kabristan ve hayvan pazarı gibi yerlerden veya evlerinin başladığı kenar mahallelerden girince namazı tam olarak kılmaya başlar.

16 - Soru: Asıl doğup büyüdüğü yerden nüfus kaydını sildiren bir memur, ilk memleketine sıla-i rahim için gittiğinde namazları seferi olarak kısaltır mı?

Cevap: Seferilik durumunda, nüfus kaydının nerede olduğuna değil, o şahsın oturduğu memleketteki durumuna bakılır. Bulunduğu şehirde, geçimini temin etmeye karar vermiş ve oradan başka bir yere gitme fikri yoksa, bu takdirde o yer vatan-i asli durumuna gelir. Artık ilk memleketine, doğup büyüdüğü yere varınca namazlarını seferi olarak kılması gerekir.

17 - Soru: Seferilik meselesi nasıl olacak? Kişinin gideceği yol, 90-100 km. arasında değişiyor. Kişi seferiyim, diyerekten oruca niyetlenmiyor. Oruç tutmuyor. O gün öğleden sonra ikindide veya iftar zamanı memleketine dönüyor. Böyle kimseler seferi olur mu, olmaz mı? Seferiliğin müddeti ne kadardır? 

Cevap: En az 90 km. uzaklıktaki bir yere giden kimse, seferi olur. Dilerse oruca niyet etmeyebilir. Fakat tutarsa daha sevaptır. Yol meşakkatinden dolayı orucu sonraya bırakmasına dinimiz müsaade etmiştir. Seferiliğin müddeti memleketinde evlerin bulunduğu yere gelesiye kadar devam eder.

18 - Soru: Yolculuk sırasında bir köye uğradım. İkindi namazı vakti idi. Sünnet kılınmış, farza durulacaktı. İmam Efendi "Sünneti kılma, imama uy" dedi. Kafamın takıldığı bir husus oldu. İkindinin sünnetinin en mühim bir sünnet olduğunu okudum. Bu hususta bilgi vermenizi...

Cevap: Sünnetler iki kısma ayrılır: Müekked (kuvvetli) sünnetler. Gayr-i müekked (müekked sünnet kadar kuvvetli olmayan) sünnetler. Sünnet-i müekkedeler; sabah, öğle, akşam ve cuma namazlarının sünnetleri ve yatsı namazının son sünneti gibi. Bunlar arasında en kuvvetli olanı da sabah namazının sünnetidir. Sünnet-i gayri müekkedeler de ikindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk sünnetidir. Bir camide farz için ikamet olunduğu sırada, sabah namazının sünnetinden başka, diğer sünnetler kılınmayıp imama uyulması gerekir.

  Sabah namazında, farzın ikinci rekatının tehiyyatına kadar imama yetişeceğini uman kimse, önce sünneti kılar. Daha sonra imama uyar. (Nimetü'l-İslam s. 477) Daha geniş bilgi almak isterseniz Fikri Yavuz'un İslam İlmihali'nin namazla ilgili bölümünü okumanızı tavsiye ederiz.

19 - Soru: Doğup büyüdüğüm yeri kapatarak başka bir şehirde mesken kurdum. Ben eski köyüme döndüğümde üç-beş gün kaldığım zaman mukim mi olmam lazım? Köydeki evimi de satmış değilim?

Cevap: Vatan-ı asli, bir kimsenin doğduğu veya evlendiği yahut geçimini temin etmeyi kasdetmekle beraber, oradan göç etmeyi düşünmediği yerlerden birine denir. Şayet siz, mesken tuttuğunuz yere ailenizi de götürmüş iseniz, orası sizin vatan-ı asliniz haline gelir. Köyünüze birkaç gün için geldiğinizde seferi olursunuz. (Feteva-i hindiye, c. l, s. 151)

20 - Abdürrahim Fetvalarından: "Seferi olabilecek uzak bir yere gidip, çayırlık bir mahalde on beş gün oturmaya niyyet etseler mukim olmazlar" (H. Ec. 1/15)

Açıklama: Bu fetva, bir önceki fetvayı tefsir eder ve tamamlar mahiyette olup seferilik hükümlerine açıklık kazandırmaktadır.

21 - Behce Fetvalarından: "Dil ile söylemeden kalben ikamete niyet eden (misafir) mukim olur" (H.Ec. 1/13)

22 - Ali Efendi Fetvalarından: "Misafir bulunan kimseye teşrik tekbiri vacip olur" (H.Ec. 1/12)

23 - Ali Efendi Fetvalarından: "Misafir (vasıtanın kaçmayacağından" emin ve (vardığı yerde) karar etmekte bulunduğu sırada sünnet-i müekkedeyi kılması efdaldir" (H.Ec. 1/12) 

Açıklama: Misafir, vasıtanın kaçması gibi bir endişeden emin bulunurken, otelde veya varacağı yerde yerleşmiş bir halde iken sünnetleri kılmalıdır. Evla olan davranış budur. Yolculuk sırasında, vaktin dar olması ve vesaitin kaçma tehlikesinin bulunması sebebiyle sünnetlerin kılınmaması caiz görülmektedir.

24 - Behce Fetvalanndan: "Göçebe halindeki bir topluluk, bir yerde on beş gün oturmaya niyet etse, mukim olurlar" (H.Ec. 1/13)

25 - Behce Fetvalarından: "Ordu kumandanı, seferde (bir yerde) ikamete niyet etse (onun emrine) tabi olan askerler, kumandana tabi olarak, mukim olurlar. Kendilerinin niyetlerine muhtaç değildirler" (H.Ec. 1/15)

Açıklama: Seferilikte ikamete niyet; koca, baba ve kumandan gibi karar verme mevkiinde bulunan kimselerin salahiyetine verilmiştir. Kadın, kocasına, evlat, babasına; asker de komutanına tabidir. Bu kimseler, kendiliğinden ikamete niyet etseler geçerli olmaz. Kocanın niyet etmesi ile kadın; babanın niyetiyle çocuk; kumandanın karar vermesi ile emri altındaki askerler ikamete niyet etmiş sayılırlar.

26 - Abdurrahim Fetvalarından: "Kendisinde ikamete (niyet) sahih olabilecek yerin, şehir veya köy olması gerekir" (H.Ec. 1/14)

27 - Soru: Vatan-ı ikamet hangi şeyler ile batıl olur?

Cevap: Başka bir yerde onbeş veya daha fazla gün oturmaya karar vermesi ile, oradan çıkıp başka bir yere yolculuk yapmakla ve vatan-ı aslisine dönmekle batıl olur!

28 - Soru: Vatan-ı sükna nedir, vatan-ı sükna ile diğer vatanlarda bir değişiklik olur mu?

Cevap: Vatan-ı sükna, yolculuk yapan bir kimsenin onbeş günden daha az bir müddet oturmaya karar verdiği yere denir. Onunla ne seferilik hükümlerinde bir değişme olur ne de vatan-ı ikamet değişir.


Konular