Kitaplar | Konular | Tarih Boyunca İslam Hakimiyeti ve Uğradığı Suikastlar

Komsu Devletlere Elçiler

Hicaz k ıt'asının her tarafında İslâmın nurunun yayıldığına ve zulmetleri yırttığına Cenab-ı Resul kanaat getirdikten son­ra, bu meş'aleyi Hicaz kıt'asının haricine götürmek gayretine düştü. Zira kendisinin neşriyle vazifelendirildiği Müslümanlık bir kavmin değil, tekmil beşeriyetin dinidir ve Peygamber bü­tün âlemlere rahmet ve mürşid olarak gönderilmiştir. Cenabı Hak, Enbiya sûresinin yüz yedinci âyetinde «Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik» ve Sebâ sûresinin yirmi sekizinci âyetinde: «Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve ko­ruyucu olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmez­ler.» Ve Tevbe sûresinde. Allah Resulünü doğru yolu gösterici olan hak dini ile göndermiştir ki bu dini bütün dinlerin üstün­de tutsun. Kâfirlerin ikrahına rağmen....» buyurulmaktadır. Bu sebeple Resulü Ekrem İslâm devletini ve dinini köklestirdikten sonra etrafa elçiler göndermek suretiyle memleket ha­ricindeki mesaisine germî vermiştri. Peygamberin bu dış faa­liyeti hududu haricinde kalan kâfirleri de imana davet içindir. İslâm hâkimiyeti yalnız Medinede iken Medine haricinde bu­lunan Kureyşliler ve diğer küffar ile uğraşmak harici gayret sayıldığı gibi, hükümranlığı bütün Hicaza yayılınca bu hareket ve ondan sonra tekmil Arap yarımadası İranlılar ve Rumlar gibi yarımada haricindeki milletlerle meşgul olması da Peygamberîn dış mesaisi sayılır. Hudeybiye anlaşmasından ve Hayber yahudilerinin işi bitirildikten sonra hemen hemen Hi­caz kıt'asının tümü Peygamberin hükümranlığı altına girmiş­tir. Artık Peygambere karşı koyacak kuvvet Kureyşte kalma­mıştı. Bundan dolayı Resulü Ekrem elçilerini harice gönder­meğe ve bu işe ancak iç siyasette bir istikrar ve kökleşme olduktan sonra başlamıştır. Bu iş için dahilde kâfi derecede kuv­vet hazırlanmıştı. Hayberden döndükten sonra bir gün Resulü Ekrem esbabına : «Ey nâs! Allah beni tekmil insanlara rahmet olarak gönderdi: Meryem oğlu isa'ya karsı havarilerin gös­terdikleri uygunsuzluk gibi, siz de bana uygunsuzluk göster meyiniz. » deyince Eshabı sordular: Nasıl uygunsuzluk ettiler? Resulü Ekremin buna kargı cevabı şu oldu: «Sizi ifasına davet ettiğim vazife gibi, Meryem oğlu Isa da havarilerini çağırdı ise de, yakın yere göndereceği kimseler evet demişler, uzak ye­re göndermek istediği kimseler de suratlarını ekşiterek memmunsuzluk göstermişlerdir.» buyurdu ve bütün civar hükümet­lere, Kisrâlara, Yemen Melikine ve Habeşistan Necaşisi'ne te­lâma davet için elçiler göndereceğini söyleyince, eshabı bu ar­zuyu muvafık bulduklarını söylediler. Bunun üzerine Hazreti Peygamber gümüş bir mühür kazdırarak üzerine «Allahın Re­sulü Muhammed» dîye yazdırdı. Ve bu mühürle imza ettiği na­melerle yabancı hükümdarları Islama davet etti. Name-i hümayunu hamil sefirlerin cümlesi bir anda huzuru risaletten ayrıldılar ve memur oldukları memleketlere doğru yola çıktı­lar. Peygamberin mektuplarını hamil olan elçiler vazife ma­hallerine gidip geri döndüler. Yabancıların çoğu Resulü Ekre­min mektubunu hoş ve nazikâne karşıladılar. Bazıları da kötü mukabelede bulundu. Fena karşılayanlar meyanında Yemen ve Umman melikleri vardır. Bahreyn hükümdarı ise iyi kar­şılamış ve Müslüman olmuştur. Yemame meliki ise kendisinin hükümdar tanınmak şartiyle teklifi kabul edeceğini bildirmiş, olduğundan Peygamber tarafından lanet edilmiştir. Arap ol­mayan hükümdarlara gelince: İran hükümdarı Kisra kendisi­ni İslama davet eden Name-i Resulü okuyunca hiddete ve şid­dete kapılmış, mektubu yırtarak Yemendeki valisine: Hicazda­ki bu zatın basının kendisine gönderilmesini bildrimistir. Pey­gamberimiz bu hâdiseye muttali olunca: «Allah onun mülkünü parçalasın!» demiştir. Kisra'nın Yemelideki valisi Bazane impa­ratorunun emrini alınca, Müslümanlığı tetkik etmiş, onun hak dini olduğunu anlayarak ihtida etmiş ve Resulü Ekremin vali­si olarak Yemen'de kalmıştır. Bu zat o zaman Yemen hüküm­darı olan Haris Hamiri'den başkadır. Mısırın büyük hükümdarı Name-i Peygamberi hüsnü kabul ederek Peygambere hediye­ler göndermiştir. Habeş hükümdarı Necaşi de teklifi iyi kar­şıladığı ve bir rivayete göre Müslüman olduğu söylenir. Herkl'e gelince bu davete k ıymet vermemiş ve bir şey de söylememiş­tir. Haris El Gasanî kendi kumandasında bir ordu ile Peygam­beri cezalandırmak için Herkl'den müsaade istemiş ve bu mü­saadeyi alamamıştır. Herki o sırada Kudüste bulunduğundan Haris'i nezdine celb etmiştir.

Hazreti Peygamberin bu davetnamelerinin tesiriyledir ki Araplar fevc fevc hak dinine girme ğe başlamışlardır. Bundan sonra ardı ardına bir çok hey'eyler Resulü Ekrem'in nezdine gelerek Müslümanlıklarını ilân etmişlerdir. Arap olmayanları hidayet yoluna celb için Hazreti Peygamber kuvvet ve ordu hazırlamağa başlamıştır.

* * *


Konular