Kitaplar | Konular | Çağımız ve Günümüz Meselelerine Fetvalar
TEDAVİ
1- Soru: Haram olan bir şey ilaç olarak kullanılabilir mi? Mesela, içinde alkol bulunan bir ilaç ile tedavi caiz midir?
Cevap: Hastalanan kimse tedavi yollarını arayacaktır. Bu onun için hayatını koruma vazifesidir. Ancak kullanacağı ilacın dinimizce haram olmamasına dikkat gösterecektir. Zira Cenab-ı Hak haram kıldığı şeyden fayda verici hassaları da kaldırmıştır. Bir şeyin haram kılınmasının hikmeti, insanın bedenine, edebine ve dinine zararlı olmasıdır. Peygamber Efendimiz'in (sav), Ebu Davud'un Sünen'inde rivayet edilen Hadis-i Şeriflerinde, "Haramla tedavi olmayınız" buyrulmaktadır. Tarık bin Süveyd, Peygamber (sav)'e şarap ile tedavi hususunda sual sormuştu. Fahr-i Kainat Efendimiz (sav) ona şu cevabı verdi: "O bir deva değil, bilakis hastalık (amili)dir" Aslolan hüküm budur. Fakat mütehassıs bir doktor, hastalığın ancak haram olan şeyle tedavi edilebileceğini haber verirse, o zaman caiz olacağı ifade edilmiştir. Dikkat edilirse bu cevaz, helal olan şeylerden o hastalığın ilacının bulunmaması, Müslüman ve mütehassıs bir doktorun o hastalığın haram olan şeyle geçeceğini haber vermesi şartlarına dayalı olarak verilmiştir.
2 - Soru: Kansız kalan bir hastanın başkasından kan alabilmesi caiz midir?
Cevap: Kan almak mevzubahis olduğu zaman iki şey akla gelmektedir:
a) Kendi kan grubunu tutan bir kimsenin kanını tıbbi bir usul ile vücuduna naklettirmek. Bu, başka bir yol ile tedavi imkanı bulunmadığı zaman, hayatın kurtulması ancak buna dayandığında caiz görülmektedir. Evet, kan necis sayılmıştır. Ancak hasta için kan almak suretiyle tedaviye müsaade verilmiştir.
b) Kanı para karşılığında satmak: Bu, tecviz edilmemiştir. Bir kimse vereceği kanı bağışlamak suretiyle vermeli; böyle bir zarurete düşmüş kimseye kanı ile yardımcı olmalıdır. Canı tehlikeye düşen kimseye, kan bağışlamak suretiyle hayırhahlığın en asil örneğini vermelidir. Bu yolu bir geçim vasıtası haline getirmek kesinlikle caiz görülmemiştir.
3 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, uzuvlarından birine iğne ile nişan döküp, sonra pişman olsa (o kısmın derisini) soymak lazım gelmez." (H.Ec. 2/164)
Açıklama: Vücudunun derisini iğne ile delip üzerine barut veya boya dökerek şekil ve resim yapmaya "Veşim", yapana "Vaşime", bu dövmeyi yaptırana "Müstevşime" adı verilmiştir. Peygamber (sav), bu işi yapana da yaptırana da lanet etmiştir. Cehalet veya gaflet sebebiyle bunu yaptırmış bulunan kimse, sonradan günahını öğrenip pişman olsa, artık derisini yüzdürmek gerekmez. Yapacağı tek şey kalır: Tevbe ve mağfiret dileğinde bulunmak.
4 - Soru: Televizyonda akrep sokmasına karşı bir kimsenin okumak suretiyle tedavi ettiğini gördük. Bu mümkün ve caiz mi?
Cevap: Bu caizdir. Zira Ashab-ı Kiram'm zehirli bir hayvanın ısırdığı hastayı okuduğu, Hadis kitaplarında rivayet olunmaktadır. Böyle bir hastaya, bu işte tecrübe ve mahareti bulunan ehil kimsenin (bu işi para için yapanlar değil) kağıda bir şey yazıp vermesi halinde hastanın onu takınması caiz görülmektedir.
5 - Soru: Herhangi bir kimsenin vücudunda bir yara olduğunda mayalı hamur koymak suretiyle tedavi yoluna gidilmektedir. Hamurun böyle kan ve irin çıkaran yara üzerine konulması caiz midir?
Cevap: Bunda şifa bulunduğu tecrübe ile bilinmekte ise, yara üzerine hamur konulmak suretiyle ilaç yapmaya müsaade verilmiştir.
6 - Soru: At etinin bazı hastalıkta ilaç olarak kullanılması caiz midir?
Cevap: At etinin yenilmesinde tenzihi bir kerahet varsa da tedavi için kullanılmasında bir mahzur bulunmamaktadır.
7 - Soru: Tedavi ile meşgul olmak, tevekkül inancına ters düşmez mi?
Cevap: Bir kimse, şifa verenin Allah (cc) olduğuna inandıktan sonra, tedavi ile meşgul olmasında hiçbir mahzur yoktur. Zira ilaç olacak şeyi yaratan da, onda şifayı gizleyen de hep Cenab-ı Hakk'tır. Ama, "Şifayı veren iğnedir veya haptır" diye inanarak tedaviye koyulursa, bu nokta yanlıştır. Bu gibi halde bile tedaviyi değil, inancındaki yanlışlığı bırakmak gerekir.
8 - Behce Fetvalarından: "Fıtık illetine müptela olan Zeyd'e başka ilaçlar fayda vermese, 'Şayet ameliyat olursan, galip olan ihtimal kurtulmaktır' diye Müslüman operatör haber verse, o da mütehassıs bir operatöre ameliyat yaptınp tedavi ederken ölse, günahkar olmaz." (H.Ec. 2/164)
Açıklama: İslam dini, tedaviyi emretmiş ve gerektiğinde ameliyat olmaya da müsaade etmiştir. Müslüman ve mütehassıs doktorların tavsiyesi üzerine ameliyat olan kimse, kurtulamayıp vefat etse "galip ihtimal ile kurtulacağı" haber verildiğinden dolayı sorumlu olmaz.
9 - Soru: Tedavi için hacamat yaptırılabilir mi?
Cevap: Evet, müstehabtır. (Feteva-i Hindiye, c. 5, s. 355)
10 - Soru: İhtiyaç halinde kimin kanı olduğunu bilmediğimiz bir kanı almakta mahzur var mı?
Cevap: Zaruretler mahzurları mubah kılar. Vücut o kanı istihlak eder. Acil durumlarda bu müsaadeyle hareket edilebilir. Tehlikeli ve acil bir hal yoksa, iyi kimseden kan arayıp bulma yolunu tercih etmelidir.