Kitaplar | Konular | Çağımız ve Günümüz Meselelerine Fetvalar
MİRAS-VASİYET-MİRAS TAKSİMİ
1 - Soru: Miras malında erkek ile kadının (İslam hukukuna göre) müsavi olduğu hak var mıdır?
Cevap: İslam hukukunun hükümleri dikkate alındığında, erkek ile kadının mirasta müsavi olduğu yer, ancak miri arazinin taksiminde olmaktadır. Şu ciheti belirtmek isteriz ki; Türkiye'nin arazisi bugünkü şekliyle miri arazi değildir. Memluk arazi durumundadır. Bu itibarla mülk gibi taksimi gerekmektedir.
2 - Soru: Bir adam fakir olarak öldü. Geride kalan bir oğlu, babasının mirası ile zengin oldu. Babası için hacca gitmesi mi, yoksa çeşme ve benzeri bir hayır yapması mı evladır?
Cevap: Babasına hac farz olmadığına göre, insanlığa faydalı olan Kur'an kursu yapmak, talebelerini yedirip giydirmek, nafile olarak hacca gitmekten evladır.
3 - Soru: Kayıp olmuş ve hayatta olup olmadığına dair kesin bir bilgi olmayan bir kimsenin malını bir yakınının satması caiz olur mu? Şayet satılır ise, parasını bir hayır müessesesine verebilir mi?
Cevap: Kaybolmuş bir kimsenin malının varislerine taksim edilebilmesi için, o şahsın ölmüş olduğuna hükmedilmelidir. Bunun için de kaybolan şahsın doğup büyüdüğü yerdeki emsal ve akranına bakılır. Bunlar tamamen vefat edince, o şahsın da ölmüş olacağına hükmolunur. Bundan sonra malını varislerine şer'i usüle uygun olarak teslim etmek gerekir.
4 - Soru: Gayrimüslim bir kimsenin Müslüman oğlu, babasının ölümü üzerine varis olabilir mi?
Cevap: Olamaz. Zira din ayrılığı mirasçı olmaya mani hallerdendir.
5 - Soru: Annem, dedemden önce vefat etti. Bize bir ev, iki tarla, bir de arsa miras kalıyor. Yalnız babam, "Evden miras alamazsınız" diyor. Biz de onlardan alıp hayır müessesesine bağışlamak istiyoruz. Bu durum karşısında bize yardımcı olur musunuz?
Cevap: Sualinizde bir kapalılık var. Siz annenizden kalan malı bölüşmek hususunu soruyor iseniz, annenizden kalan
malı alabilirsiniz. Fakat dedenizden kalan malın size düşüp düşmediğini soruyorsanız babanız haklıdır.
6 - Soru: Dinimize göre kız ve erkeğin miras yüzdesi (hissenin mikyası) nedir?
Cevap: Oğlan 2/3, kız ise 1/3 hisse alır.
7 - Soru: Babam ölünce annem başka bir kocaya gitti. O adamdan anne bir kardeşlerim oldu ve nihayet annem de öldü. O kardeşlerim bana, annemin şahsına ait mallardan "Hakkın yok" deyip miras vermiyorlar. Bu hususu açıklamanızı rica ederim.?
Cevap: Sizin babalarınızın ayrı olması, babalarınıza ait malın taksirainde dikkate alınır. Sizin babanıza ait mal seninle annen arasında taksim edilir. Annenizin ikinci kocasının ölümü halinde, onun malı o adamdan olan çocuklar ile annen arasında taksim olunur. Annen ölünce, onun şahsına ait ne kadar malı varsa sen de, diğer adamdan olan evladı da hisse alırsınız.
8 - Soru: Biz altı kardeşiz. Babamın yanında kalan iki kız, bir de oğlan kardeşim var. Bunlar bakıma muhtaç durumda. Üçümüz ise, çalışıyor ve kendi geçimimizi sağlamaya uğraşıyor ve aynı zamanda babamıza yardım ediyoruz. Kardeşimin birinin maddi imkanı daha fazla olduğu için, babama daha fazla para yardımı yapıyor. İkimizin yardımı ise, ona nisbetle daha az. Onun yardımı daha çok diye, babam kalkıp da malından ona daha fazla verebilir mi?
Cevap: Ölen kimsenin arkaya bırakacağı mal, dinimizin miras hükümlerine göre taksim olunur. Ölen kimsenin bu istikamette yapacağı vasiyet geçersizdir. Çünkü varis için vasiyet yoktur. Babanız hayatta iken evladına bir hibe verecek ise, oğlan ve kız ayırmadan, herhangi bir ayırım yapmadan müsavi hibede bulunabilir. Sünnete uygun olan budur.
9 - Soru: Bir kadın, memluk arazide, kocasından kalan mirastan dinen kaçta bir hisse alır?
Cevap: Ölen adamın çocuğu varsa, sekizde bir (1/8) hisseye sahiptir. Çocuk yoksa (1/4) hisse alır.
10 - Soru: Ölen bir şahsın kızının kızı ile kızı bulunsa mirasçı olabilir mi?
Cevap: Dini hükümlere göre mirasın taksim edilmesinde, ölenin kızı varken, kızının kızı (zevil-erham'dan olduğu için) mirasçı olamaz.
11 - Soru: Miras almaya engel olan haller var mıdır, varsa nelerdir?
Cevap: Bir kimse vefat ettiği zaman, onun varisi olan kimselerin miras alabilmeleri için, mirasçı olmaya engel olan bir halin bulunmaması lazımdır. O haller: Din ihtilafı, dar ihtilafı, kölelik ve katil olmak üzere dörttür. Din ihtilafı; bir Müslüman ile gayrimüslim arasında miras hükümleri cari olmaz. Bunlardan biri diğerine varis olamaz. Dar ihtilafı; iki ayrı devletin tabiyetinde olmaktır. Bu hüküm, iki Müslüman arasında cari olmayıp, iki gayrimüslim hakkında caridir. Mürisini öldüren bir katil, onun malına mirasçı olamaz. (Köle ve kölelik ahkamı cari olmadığı için ondan söz açılmamıştır.)
12 - Soru: Bir kimse evlenmiş, bu evlilikten bir çocuğu olmuş. Çocuğun anası ölünce babası o yavruyu bir camiye bırakmış. O zavallıyı bir kimse alıp büyütmüş, evlendirip ev bark sahibi yapmış. Daha sonra kendisini cami kapısına bırakan babası ile tanışmış. Buna eski (asıl) babasından miras düşer mi?
Cevap: İkinci şahıs onun nesep itibariyle bir şeyi olmadığı için elbette ilk babasının mirasını alır.
13 - Soru: Ben küçükken babam ölmüş. Amcamın oğlu, annemle evlenmiş ve babamın malını teslim almış. Bununla beraber beni de büyütmüş. Kendisinin annemden çocuğu olmuş. Ben 20 yaşına gelmiş bulunuyorum. Babam ölünce, malından geri kalan miras, bir liste ile tesbit edilmiş. Üvey babamın listedeki bu malda hakkı var mı?
Cevap: Babanın bıraktığı mal, sana ve annene kalır. Üvey babana bir şey kalmaz.
14 - Soru: Mirasta kadın ve erkeğe eşit verilen paylar dolayısıyla erkeğin kadına hakkı geçiyorsa, bunun izalesi ve dinen paylaştırılmasının nasıl olacağını açıklayınız?
Cevap: Fazla miras alan kimsenin, haksız olarak aldığı kısmı, hak sahibine vermesi gerekir. Mirasın dini usüle göre taksimi, feraiz ilminin esaslarına uygun biçimde dağıtılması ile olur.
15 - Soru: Miras olarak intikal eden maldan varislerin bir kısmının alıp bir kısmının alamadığı hak var mıdır?
Cevap: Asab-ı feraizden bir kimse var iken, zevil-erham; yakın asabe varken de uzak asabeler hak alamazlar.
VASİYET
16 - Soru: Çocukları olmayan bir ailenin erkeği, karısına hitaben, "Ben senden evvel ölürsem, bütün mallarım ve evim senin; sen de ölürsen malların hem senin hem de benim vereselerim arasında taksim olunsun" diye vasiyet etse şer'an caiz midir?
Cevap: "Varise vesayet yoktur" mealindeki Hadis-i Şerif gereğince karı ve kocanın birbiri lehine vasiyette bulunmaları sünnete aykırıdır.
17 - Soru: Mirasçı olarak şahıslar lehine vasiyette bulunulmayacağını biliyoruz. Acaba bundaki hikmet nedir?
Cevap: Böyle bir tercih, mirasçılar arasında kırgınlığa yol açar. Bu zarara "Varisler için vasiyet yoktur" Hadis-i Şerifi ile set çekilmiş olmaktadır.
18 - Soru: Vakıf bir malda, o vakfı yapan kimsenin ileri sürdüğü şartlara riayet etmek lazım mıdır?
Cevap: Şartın dinimize aykırı bir tarafı yoksa, ona riayet göstermek lazımdır. Zira, "Vakıfın şartı, şariin nassı gibidir."
19 - Soru: Damadıma malımı mülkümü ve servetimi tümüyle versem ve devretsem, bu caiz olur mu?
Cevap: Malınızı ona tapulayıp diğer mirasçıları malınızdan mahrum bırakmamak şartı ile, malınızın başına nezaretçi (bakıp gözetici) olarak koyabilirsiniz.
20 - Soru: İki kızı, bir oğlu olan şahıs, ileride kendisine bakması için oğluna bir miktar mal bağışlasa ve kızlar bu hibeye razı olmasa, o kimsenin hibesi geçerli olur mu?
Cevap: Hukuki bakımdan geçerli olursa da, dini yönden kerahet vardır. Kerahet olan işte de hayır yoktur.
MİRAS TAKSİMİ
21 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, vefat edip, baba bir kardeşinin oğlu Amr'ı ve ana-baba bir oğlan kardeşinin oğlunun oğlu Bekir'i bıraksa, Bekir mirasçı olamaz." (H.Ec. 2/2177)
Açıklama: Bu fetvada, sınıf itibariyle önde bulunan bir varisin, kendisinden sınıf itibariyle geride bulunan diğer bir mirasçıyı verasetten men etmesi halini görmekteyiz. Asabe, baba tarafından akraba olup, mirasta belirli hissesi bulunan kimseler paylarını aldıktan sonra geri kalan terekeye müstehak olana ve tek başına bulundukları zaman mirasın tamamını alan kimselere denilmektedir. Bu manadaki asabe üç nevidir:
1- Başlı başına asabe
2- Başka birisi ile bulunduğu için asabe
3- Diğer bir varisle beraber olduğu cihetle asabe. Başlı başına (binefsihi) asabe olana gelince, ölüye nisbetinde araya kadın girmeyen erkeklerdir. Ölene nisbeti gerek vasıtasız olsun, gerekse başka bir erkek vasıtası ile olsun. Bunlar dört sınıftır:
1- Ölenin cüz'ü: (Ölenin oğlu ve oğlunun oğlu gibi)
2- Ölenin aslı: (Ölenin babası ve babasının babası gibi)
3- Ölenin babasının cüz'ü: (Babasının oğlu ve oğlunun oğlu gibi. Bunlar, diğer bir ifade ile, ölenin kardeşi ve kardeşinin oğlu demektir)
4- Ölenin dedesinin cüz'ü: (Dedesinin oğlu, dedesinin oğlunun oğlu gibi. Bu sınıftaki asabeîer, diğer bir ifade ile, amca ve amcanın oğlu demektir.)
Bu dört sınıftan her bir sınıf için öncelik hakkı vardır. Şöyle ki: Birinci sınıftan bir asabe varken ikinci sınıftan olan; ikinci sınıftaki varken, üçüncü sınıftan bulunan; üçüncü sınıftaki asabe mevcut iken dördüncü sınıftan olanlar varis olamazlar.
Aynı sınıftan birkaç kimse toplanacak olursa, yakın olanlar mirasta tercih olunur. Mesela; ölenin oğlu ile oğlunun oğlu veya ikinci sınıftan baba ile büyükbaba toplanacak olursa, birinci meselede oğul, ikincide baba tercih olunur. Aynı sınıftan grup da ölene yakınlıkta eşit bulunan iki kimse toplanacak olursa, yakınlık derecesi daha kuvvetli olan tercih edilir. Şöyle ki; ana-baba bir erkek kardeş, sadece baba bir erkek kardeşle birlikte bulunacak olursa, ana-baba bir kardeş tercih olunacaktır.
22 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, babası Amr'ı haksız olarak öldürse, Amr'a mirasçı olamaz." (H.Ec. 2/217)
Açıklama: Miras almaya mani olan haller dörttür: 1- Din ihtilafı, 2- Dar ihtilafı, 3- Kölelik, 4- Katil (ölümü intaç eden müessir bir iş)dir.
İzahı sadedinde bulunduğumuz fetva, mirasa engel olan katli dile getirmektedir. Öldürme beş nevidir:
1- Katl-i amd
2- Şibih amd
3- Hata yoluyla öldürme
4- Hata mecrasına cari öldürme
5- Tesebbüben katil
Katl-i amd: Öldürülmesi meşru olmayan bir adamı, yaralayan aletlerden biri ile kasten ve haksız olarak öldürmektir.
Şibih amd: Katli meşru olmayan bir şahsı, yaralayan aletlerden olmayan ve çok kere ölümü intaç etmeyen bir şey ile kasten öldürmektir. (Bir çomak veya tokat ile vurarak veya aniden bağırarak üzerine gitmekle bir adamı öldürmek gibi)
Hata yoluyla katil: Öldürmek veya yaralamak kastı olmayarak bir insanı öldürmektir. (Hata iki nevidir: Biri fiilde hatadır. Ava atılan bir kurşunun bir şahsa isabet edip öldürmesi gibi. Diğeri, failin zannında vuku bulan hatadır. Av zanni ile bir adama kurşun atılıp da o şahsın ölmesi gibi)
Hata mecrasına cari katil: İrade dışı bir işle vukua gelen katildir. (Uyurken bir kimse üzerine yuvarlanıp o kimsenin ölmesi gibi)
Tesebbüben katil: Bir kimsenin ölümüne sebep olmak. Mesela; umuma ait bulunan bir yolda, idare amirinin izni olmaksızın, biriktirdiği taşların veya kerestelerin üzerine yakınlarından bir kimsenin düşerek ölmesi gibi.
Bu öldürme nevilerinden, tesebbüben katilden başka, katilin her çeşidi mirastan mahrumiyeti gerektirir. Çünkü, amd ve şibih amd yolu ile öldürmede miras almaya erişmek için acele etme ve diğerlerinde ise istical şüphesi vardır.
Öldürme hadisesinin mirastan mahrumiyeti gerektirmesi için, katilin akıllı ve buluğ çağına ulaşmış bulunması; katilin meşru bir sebeple olmaması şarttır.
23 - Behce Fetvalarından: "Müslüman bulunan Zeyd, vefat edince oğlu mürted Amr'ı bıraksa; Amr, Zeyd'e varis olmaz." (H.Ec. 2/217)
Açıklama: Mürted, İslam dinini reddederek iman kandilini söndürmüş bulunan kimseye denilmektedir. Böyle bir kimseye karşı uygulanacak İslamı hükümler, İslami eserlerde geniş olarak açıklanmıştır. Bizim açıklama sadedinde olduğumuz husus, fetvanın dile getirdiği miras hukuku olduğu için, o noktaya dönmek istiyoruz: Ölen kimse ile onun varisi mevkiinde bulunan şahıs (veya şahıslar) arasında din ayrılığı bulunursa, biri diğerine varis olamaz. Diğer bir ifade ile; ölen Müslüman, mirasçı mevkiindeki şahıs Hıristiyan veya Yahudi olursa, yahut vefat eden gayrimüslim, mirasçısı Müslüman bulunursa, biri diğerinin mirasçısı olamaz.
Mukaddes dinimiz, insanlar arasında maddi ve manevi bağlar tesis etmiştir. Bu rabıtaların korunması, halkın birbirine olan dayanışmasını ve yardımlaşmasını devamlı kılar. Bu bağların gevşemesi halinde, insanlar arasındaki tesanüd de sarsılır ve insanlık bundan pek büyük zarar görür.
İslam dinini beğenmeyip terk eden veya kabul etmiş bulunmayan bir gayrimüslim, yüce dinimizin tesis ettiği veraset müessesesinden faydalanamaz.
24 - Abdürrahim Fetvalarından: "Vefat eden Hind'in annesi var iken, babasının anası mirasçı olamaz." (H.Ec. 2/217)
Açıklama: Mirastan pay almak ve faydalanmak hususunda anneler, "nene"den önce gelmektedir. Neneler, annenin bulunmaması halinde miras almaya namzettirler; mirastan engelleyen başkaca şahıs veya sebep yok ise miras alabilirler. Bu fetvada nene, ölüye nisbette anneden daha uzak bulunması sebebiyle, anne ile mirastan düşmüş olmaktadır.
25 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd vefat edip, arkaya (mirasçı olarak) karısını, anasını ve bir de babasını bıraksa, mirasta dört hisseden bir pay karısına, bir pay anaya, geri kalanı babaya kalır." (H.Ec. 2/217)
26 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hind vefat edip kocası ile babasını bırakacak olsa, terekeyi beraber taksim ederler." (H.Ec. 2/217)
Açıklama: Kadın, çocuksuz olarak vefat ederse, kocası malın yarısını; kadının evladı bulunur ise, koca malın dörtte birini miras olarak alır. Bu fetvada belirtilen tablo, çocuksuz olarak ölen bir kadın olduğu için koca malın yarısını, geri kalanı da asabe olarak baba almıştır.
27 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd vefat edip arkaya karısını, kızını ve bir de erkek kardeşini bıraksa, malın sekizde birini karısı, yarısını kızı, geri kalanı ise oğlan kardeşi alır." (H.Ec. 2/218)
Açıklama: Fetvada belirtilen miras tablosunda, meselenin mahreci 8'den olup bir hisse ölenin karısına, dört hisse kızına, geri kalan üç hisse de oğlan kardeşe verilir. Ölenin karışı ile kızı ashab-ı feraizden olmakta ve belirli payları bulunmaktadır. Oğlan kardeşi ise asabe olup, belirli bir sehmi yoktur. Zevce ile kızı hisselerini aldıktan sonra kalan 3 hisseyi almıştır.
28 - İbni Nuceym Fetvalarından: "Hind vefat etse ve arkaya kocasını, oğlunu, babasını ve anasını bırakmış olsa, malın 12 hissesinden 3'ü kocaya, 2'şer hisse de baba ile anaya, beş hisse ise oğluna verilir." (H. Ec. 2/218)
Açıklama: Fetvada belirtilen meselede kocanın hissesi dörtte bir, baba ile ananın hisseleri altıda bir, oğlan asabe olması sebebiyle artanı alacaktır. Bir meselede dörtte bir ile altıda bir hisse birleşecek olursa, mahrec-i mesele 12'den kurulur. On ikide dört, üç tane olması hasebiyle kocaya üç hisse verilmiştir. Bu mahreçte altı, iki tane bulunduğu için, ana ile babaya ikişer sehim ita olunmuştur. Geriye kalan 5 hisse de asabe olan oğluna verilmiş bulunmaktadır.
29 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hıristiyan Hind'in kocası Zeyd, İslam dinine girse, Hind de kafir olarak vefat etse, Zeyd, Hind'e varis olamaz." (H.Ec. 2/217)
Açıklama: Din ayrılığı hakkında yukarıda biraz açıklama yapılmış idi. "İhtilaf-ı din" başka başka dinlerin mensubu bulunmak demektir. Yoksa dini meselelerde farklı görüşlerin sahibi ve mezheplerin mensubu olmak değildir. Bu sebeple, mezhep ayrılığı mirasa engel teşkil etmez. Hanefi mezhebine mensup bir Müslüman, Şafii mezhebindeki bir Müslümana varis olabileceği gibi, bir Sünni de Şii'ye varis olabilir.
30 - Abdürrahim Fetvalarından: "Vefat eden Zeyd'in babası varken, babasının anası ve anasının anası miras alamaz." (H.Ec. 2/217)
Açıklama: Miras alanlardan bazı kimseler, diğer mirasçılardan bir kimsenin bulunması ile mirastan mahrum kalırlar. Bu fetvada, nenelerin, ölenin babası ile mirastan mahrum bulundukları ifade edilmektedir.
31 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd vefat edip (mirasçı olarak) oğlunun oğlu ile oğlunun kızını bıraksa, Zeyd'in mirası (bunlar arasında) ikili birli taksim olunur." (H.Ec. 2/218)
Açıklama: Bu miras meselesinde oğlunun oğlu binefsihi asabe, oğlunun kızı da onun sebebiyle asabe olmuş bulunmakta ve oğluna iki, kıza bir hisse verilmek suretiyle miras taksim edilmiş olmaktadır.
32 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd vefat edip anası Hind'i, babasının babası Amr'ı ve ana-baba bir erkek kardeşini bıraksa, (malının) altıda biri Hind'e, geri kalanı Amr'a kalır." (H.Ec. 2/219)
Açıklama: Bu miras meselesinde, ölenin annesine hissesi olan altıda bir verildikten sonra geri kalan 5 hisse babasının babasına verilmiş ve fakat ana-baba bir erkek kardeşine bir şey düşmemiştir. Bunun sebebine gelince; babanın babası, ölüye nisbette kardeşten önce gelmektedir. Zira babanın cüz'ünün derecesi, babadan sonradır. Bu itibarla, sınıf itibariyle daha yakın varken daha uzak olan asabe varis olamamıştır.
33 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hind vefat edip babası Zeyd ile ana-baba bir oğlan kardeşi Amr'ı terketse, mirasın tamamını Zeyd alır." (H.Ec. 2/219)
34 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd vefat edip kızı Hind'i, oğlunun kızı Zeynep'i, ana-baba bir oğlan kardeşi Amr'ı terk etse, malının yarısı kızı Hind'e, altıda biri Zeynep'e ve ikisi de Amr'a verilir." (H.Ec. 21220)
Açıklama: Ölenin kızı bir tane olursa malın yarısını alır. Ölenin oğlunun kızı, ölenin kızı ile toplanırsa malın altıda birine nail olur. Ana-baba bir oğlan kardeş ise asabedir. Bu meselenin mahreci altıdan tesbit edilmiş ve altı hisseden 3'ü kızına, 1 hisse oğlunun kızına, 2 hissesi de oğlan kardeşine verilmiştir.
35 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd vefat edip arkaya ana-baba bir kız kardeşi Hind ile Zeyd'in kızının kızı Aişe'yi bıraksa, kızının kızı varis olamaz." (H.Ec. 2/218)
Açıklama: Vefat edenin ana-baba bir kız kardeşi, belirli hissesi bulunan mirasçılardan olup, kızının kızı ise zevil-erhamdandır. Ashab-ı feraizden kimse mevcut iken zevil-erhamdan olan kimse mirasçı olamamaktadır. Bu sebeple kızının kızı mirastan mahrum kalmıştır.
36 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd vefat edip kızı Hind'i ve oğlunun oğlu Amr'ı terketse, Zeyd'in arkaya bıraktığı mal yarı yarıya ikisine verilir." (H.Ec. 2/218)
Açıklama: Ölen kimsenin kızı bir tane olursa, malın yarısını alır, geri kalanı da asabe olan oğlunun oğlu alır.
37 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zevce, zevil-erhamı mirastan men etmez. Malın dörtte birini ölenin karısı alır; geri kalan mal, zevil-erham arasında taksim olunur." (H.Ec. 2/222)
38 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, 'Kızım Hind'i evlatlıktan reddettim. Ölümümden sonra mirasımdan bir şey verilmesin' deyip vefat etse, Hind, babası Zeyd'in terekesinden hissesini alır." (H.Ec. 2/222)
Açıklama: Anne veya babanın evladına karşı kullandığı "Seni evlatlıktan reddettim" veya "Falan çocuğumu evlatlıktan reddettim, mirasımdan mahrum kıldım" gibi ifadeleri, İslam hukukuna göre, aradaki nesebi rabıtaları koparamaz. İrse mani hallerden bulunmayan bu tarz sözler, kendisine öfke duyulan evladı mirastan mahrum kılmaz ve onu evlatlıktan düşürmez.
39 - Abdürrahim Fetvalarından: "Murisin ölümünden sonra vaki olan din ihtilafı, miras almaya mani değildir." (H.Ec. 2/224)
Açıklama: Miras almaya mani olan din ihtilafında, ölüm zamanındaki durum muteberdir. Ondan sonra vaki olacak değişikliğin miras almaya veya mirastan mahrumiyete bir tesiri olmaz. Mesela; bir Müslüman ölse, onun ölümü sırasında Müslüman olan oğlu, daha sonra "neüzü billah" irtidat etse veya bir gayrimüslim ölse, onun oğlu daha sonra İslamiyeti kabul etse, her iki halde mirastan mahrumiyet olmaz. Çünkü ölüm anındaki hukuki durum önemlidir.
40 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd vefat edip bilinen bir varisi olmasa, terekesini beytü'l-mal emini alır." (H.Ec. 2/224)
Açıklama: Bir kimse vefat ettiği zaman, farz sahiplerinden, asabeden veya zevil-erhamdan hiçbir kimsesi bulunmazsa, onun malı hazineye kalır. Hazinenin vazifelisi; Beytü'l-mal emini, mal müdürü, muhasebe müdürü, defterdar gibi vazifelilerin İslam hukukundaki karşılığıdır. Fetvanın ifadesinde "Beytü'l-mal emini alır" cümlesi, şahsı için değil. Hazine adına alıp Beytü'l-male koyacağını tefhim içindir.
41 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd vefat edip anası Hind'i, ana-baba bir kız kardeşi Zeynep'i ve ana-baba bir oğlan kardeşinin oğlu Amr'ı terketse, malının altı hisseden ikisi (anası) Hind'e, 3 hissesi Zeynep'e, bir hissesi de Amr'a verilir." (H.Ec. 2/221)
Açıklama: Bu meselede ananın hissesi üçte bir, kızkardeş tek olduğu için yarı hisse alacaktır. Bir meselede nısf ile sülüs birleşecek olursa, meselenin mahreci altında kurulur. Bu sebeple altı hisseden 2'si anaya, 3 hisse kız kardeşine, bir hisse de asabe olan kardeşin oğluna verilmiştir.
MİRASTA AYRIM YAPILABİLİR Mİ?
42 - Soru: Malımı sağlığımda evladıma versem, bir miktarını da kendim için ayırıp en küçük oğluma bağışlasam dine uygun bir hareket yapmış olur muyum?
Cevap: Kendiniz hayatta iken malınızı çocuklarınız arasında hibe yoluyla dağıtmak yoluna gidebilirsiniz. Ancak, vereceğiniz hibeler, birbirine denk olmalıdır. Zira Peygamber Efendimiz (sav), "Evladınız arasındaki vergide eşitlik gösteriniz" buyurmaktadır. Adaletten ayrılan dalalete düşmüş olur. Bir de kara günleriniz için, kendinizi idare edecek kadar bir malı kendi mülkiyetiniz altında bırakınız.
43 - Soru: Bir kimse kız çocuklarını evlendirdikten sonra bir tarla satın alsa ve "Bunda kız çocuğunum emeği yoktur" diyerek tarlayı oğlunun üzerine yazdırsa dinen bir mahzur var mıdır?
Cevap: Çocuklar ister bekar ister evli olsunlar. Bir malın alınmasında emekleri geçsin veya geçmemiş bulunsun, anne veya baba, onlara bir hibede bulunurken adaletten ayrılmamalıdır. Birine verip diğerini mahrum bırakmak mekruh görülmektedir. Evlat arasında hibede, sevgi ve paylaşımda adaletsizlik, evladın baba ve anneye gücenmesine sebep olduğu gibi, kardeşler arasında bulunması lazım olan sevgi ve bağlılığı temellerinden sarsmaktadır. Kardeşlerin arasına, baba eliyle ekilen bu soğukluk tohumunun sonradan temizlenmesi çok zor olmaktadır.