Kitaplar | Konular | Dört Incil Farkliliklari ve Celiskileri

4- DÖRT İNCİLİN ELDE MEVCUT EN ESKİ NÜSHALARI

Dört İncilin en iyimser bir tahminle M-S. 60 ile 100 yılları arasında yazıldığını kabul etsek bile, o yazılan ilk nüshalardan bugün bir tanesi bile ortada yoktur{78). Şu anda kilise tarafından sahih kabul edilen ve Yeni Ahidin başında yer alan dört İncilin orjinal el yazmaları ile, onlardan kopya edildiği söylenen elde mevcut en eski kopya nüshalar arasında en azından iki buçuk asırlık bir boşluk, zaman aralığı vardır. Bu, şu demektir: Şu anda en .eski İncil yazması olarak elde bulunan nüshaların, İncil yazarlarının yazmış olduğu asıl orjinal metinden kopya edilip edilmediğini tesbit ermek üzere herhangi bir karşılaştırma yapmaya imkânımız yoktur. Çünkü, asıl orjinal yazmalar kaybolmuştur, bunların hiçbiri ortada yoktur. En eski kopyalarla bu orjinal metinler arasındaki mesafe en az ikiyüz elli yıl olduğuna göre, bu kadar uzun zaman aralığını aşıp ana metne ulaşabilmek için çok sağlam bir rivayet silsilesine ihtiyaç vardır. Kopyalar kendilerine güven sağlayacak böyle bir rivayet silsilesinden tamamen mahrumdur. Bu en eski kopyaların, ana nüshalardan yapıldıklarını ortaya koyan başka herhangi bir delil de mevcut değildir, sadece kopya edenin kopyasını esas nüshadan kopya ettiğini belirten mücerred iddiası vardır(79).


78) J. Paterson Symith, How We Got Our Bible. Landon, ?, p.3


79) M. es-Saidî, a.g.e., s. 35


205


İşin aslına bakılırsa iznik konsilinden önce mevcut olan çok sayıda incil ile beraber, bu dört incilin ilk nüshalarının ortadan kalkması ve kaybolması, bir yandan Putperest Romalıların işkence ve zulümlerine, kutsal kitapları ortadan kaldırmak için gösterdikleri faaliyetlere bağlanabilirse de, öbür yandan bunu bizzat kilisenin faaliyetine de bağlamak mümkündür. Kilise, sahte saydığı İndilerle, sahih kabul ettiği dört İncilin ilk nüshalarını, o günkü kendi teolojik anlayışına uymadığı ve kendi eîinde bulunan tahrif edilmiş dört İncilin metinleri ile çeliştiği için, tek çıkar yolun bunları ortadan kaldırarak onlardan kurtulmak olduğunu görmüştür. Buna rağmen kendi elinde bulunan tahrif edilmiş metinlere bu dört İncilin adını vermekten de çekinmemiştir. Bu görüşün doğruluğunu destekleyen güzel bir delil de mevcuttur. Kilisenin yasakladığı sahte İndiler listesinde "Matta'nın Sahte İncili" ismi de geçmektedir. Belki bu İncil, Havari Matta'nın esas İncili idi ama, kilise bunu yasak kitaplar listesine aldı(80).


Sahtelik olayı, Hristiyan kutsal kitaplarının her yanını bir kanser uru gibi kaplamıştır. Kur'an-ı Kerimin belirttiği, Hz. İsa'ya nazil olmuş esas İncilin yokedilmesi bir yana, dört yazar tarafından kaleme alınan İndilerin esas nüshalarının, cahil ve kötü niyetli kopyacılar tarafından eksik ve bozuk bir şekilde kopya edilerek farklı nüshaların ortaya çıkması bu kitaplara güveni hayli sarsarken, bundan da daha önemli bir problem ortaya çıkıyor. Dört incilin esas nüshaları, İznik ve Lodesya konsillerine kadar ortada mevcut iken, bu iki konsil-de Pavlosçu görüşün benimsenmesi üzerine Kilise, bu görüşü destekleyen ve dört İncilin esas nüshalarından hayli farklı oİan, tahrif edilmiş dört İncili, bunların yerine koymuş, yani bu tahrif edilmiş indilere, esas dört incilin adını vermiş, sonra da esas dört İncili ortadan kaldırmıştır.


80) M. es-Saidî,a.g.e., s. 36


206


Bu açıklamadan sonra, asıl yazma nüshalardan yapılan en eski kopya nüshaları yeniden inceleyelim. Batılı bir araştırmacı, bu kopya nüshalar hakkında şunları söylemektedir: "Eski dünyadan günümüze intikal eden kitaplar içinde Yeni Ahid yazmalannda mevcut olan.farklılıklar kadar hiçbir yazmada farklılık bulmak mümkün değildir. Bugün Yeni Ahidin sadece Yunanca yazılmış beşbinden fazfa el yazması vardır. Bunların herbirinde diğerlerine göre farjdılıklar vardır. Buna ilâve olarak, Yunanca Yeni Ahid metninin onbinden fazla tercüme yazmaları vardır. Ayrıca Kilise babalarından aktarılma daha binlerce yazma mevcuttur. Gerek tercüme yazmalar, gerekse Kilise babalarının aktarmaları. Yunanca metinlerden oldukça farklıdır. Bu farklılıklar, 150 bin île 250 bin arasında görülüyor. Sadece Luka İndlinin -150 el yazma nüshasında 30 binden fazla farklı metin tesbit edilmiştir. Yeni Ahid yazma geleneğinin, üzerinde ittifak sağlayabildiği bir cümle dahi bulmak zordur."(81}. Yazarın bahsettiği bu farklılıklar, bazılarına göre Yeni Ahid kanonizasyonundan önce olmuştur. Bu iddiayı ileri sürenlere göre kanonizasyon-dan sonra yapılan kopyalar çok dikkatli yapılmıştır ve bunlarda fazla farklılık yoktur. Ancak kanonizasyondan sonra yapılan kopyalara baktığımız zaman durumun böyle olmadığını, aksine bu olaydan sonra da kasıtlı ve kasıtsız olarak yapılmış metin değiştirmeleri olduğunu görmekteyiz.


İndilerde ve Yeni Ahidde yer alan diğer kitaplarda bulunan farklılıkları, sadece kopyacıların cehaletine, dikkatsizliğine ve ehliyetsizliğine bağlamak çok yanlıştır. Aslında farklılıkların büyük bir kısmı, teolojik ve dogmatik sebeplerden dolayı ortaya çıkmıştır. Kopyacıların büyük bir kısmı, kitapları kopya ederken kendi mensup olduğu mezhebin inanç sistemine uygun düşecek şekilde değişiklikler yaparak


81) M. M. Parvis, a.gjnd., s. 594-614


207


kopyasını yapmıştır. Onun o andaki düşüncesi orjinal metni yazmak değil, doğru metni ortaya çıkarmaktı. Uzun süre bu şekilde yapılan kopya işlemleri, ancak Rönesansla birlikte değişmeye başlamıştır. Rönesans ve Reformasyondan sonra İndiler üzerinde yapılan çalışmalarda bu yol terkedilerek orjinal metne ulaşılmaya başlanmıştır.


C. R. Gregory, Kurt Aland vb. bazı araştırmacılar. Yeni Ahid yazmalarını, bu yazmaların üzerlerine yazılmış oldukları materyallerin cins ve şekillerine bakarak rastgele bir şekilde tasnif etmişlerdir. Bunların tasnifine göre bu yazmalar, altı sınıfta toplanmaktadır. Esasında bu tasnif, belirli prensiplere uygun, kati ve kesin bir tasnif değildir. Ama onlar, Yeni Ahid yazmalarım rastgele olarak şöyle sınıflandırıyorlar :


1 - Çanak parçalan üzerine yazılan yazmalar: Bunlar 25 tane olup Yeni Ahidin küçük kısımlarını İhtiva ederler.


2 -Muska şeklinde yazıh olan yazmalar: Bunlar 9 tane olup Yeni Ahidin küçük kısımlarını ihtiva etmektedirler.


3 - Papirüsler: Bunlar II ile VIII. yüzyıllar arasında papirüsler üzerine yazılmış olan İncil ve Yeni Ahid yazmalarıdır. Bunların sayıları 64 tane olup şu anda Manchester ve Dublin gibi şehirlerde bulunmaktadırlar. Bu papirüslerin tamamına yakını Mısır'da bulunmuştur. Ancak, bunların büyük bir kısmının metin olarak bir değer taşımıyacak kadar küçük oldukları görülmektedir.


4 - Parşömen üzerine yuvarlak majiskül harflerle yazılmış olan yazmalar: Pv" ile X. yüzyıllar arasında yazılmış olan bu yazmalar, 241 tane olup bunlar, Londra British Museum, Paris Biblioteque Natİonale, Vatikan Bibliotecque başta olmak üzere Basel, Oxford, Leningrad, Moskova, Kiew ve VVaşington gibi yerlerde bulunmaktadır.


208


5 - Küçük harfli el yazmaları: IX ile XVIII. yüzyıllar arasında yazılmış olan bu yazmalar, kataloglanmış olup 2533 tanedir. Bunlar da muhtelif müze ve kütüphanelerde saklanmaktadırlar.


6 - Dua Kitapları: Kiliselerde yılın belirli günlerinde okunması gerekli olan duaların vb. şeylerin yazılı olduğu yazma kitaplardır. Bunlar genellikle dört İndiden ve Risalelerden parçalar ihtiva etmektedirler ve sayıları 1838 tanedir. Bunların büyük bir kısmı majiskül harflerle, az bîr kısmı ise, küçük harflerle yazılmışlardır(82).


Altı grupta bu şekilde toplanan yazmaların şüphesiz en eskileri papirüsler üzerine yazılmış olanlarıdır. Papirüs, Mısırda Nil nehri havzasında yetişen ve kamış familyasından olan bir bitki olup, ince yapraklan üzerine yazı yazmak mümkündür. İndilerin bazı parçaları işte bu papirüsler üzerine yazılmıştır. M.S. İkinci yüzyılın ortalarına doğru Yuhanna İncilinin bir kısmı bu papirüsler üzerine yazılmış-tır(83). Yine M.S. üçüncü yüzyılın başlarında Yuhanna İncilinden bazı parçalar papirüsler üzerine yazılmıştır. Ayrıca, üçüncü yüzyılda Matta İncilinden bazı kısımlar da papirüsler üzerine yazılmıştır. Bu papirüs yazmalarının hiçbirinde tam olarak yazılmış bir İncil yoktur, papirüs yazmaları daha ziyade kısa pasajları İhtiva etmektedir. Bu ağacın ince yaprakları, bir kitabı tam olarak kapsayabilecek şekilde ve kitap düzeninde kullanılabilecek durumda değildir. Özellikle bu bitkinin yaprakları rutubetli iklimlerde kolayca kırılıp harab olabildiğinden yaygın bir şekilde kullanılamamıştır.


82) M. M. Parvis, a.gjnd., s. 594-614


83) W. K.LowlherClarke,a.g.e.,s.269


209


Parşömenler üzerine yazılmış olan ilk ve en eski İncil yazmaları M.S. dördüncü asra aittir. Bu parşömen yazmalarda, dört İncil ile beraber Yeni Ahidin diğer kitapları da yer almaktadır. Parşömen bir nevi ince deri olduğundan, gerek kullanılması ve gerekse muhafazası nisbeten kolaydır. Bu yüzden bu malzemeyi yazmalar için bol bol kullanmışlardır.


Dünyada İndilerin de üzerinde yazılı bulunduğu en önemli Kitab-ı Mukaddes yazmaları şunlardır :


l- Vatikan Yazması (Codex Vaticanus): M.S. dördüncü asra ait yazmaları ihtiva eden bu yazma içinde yer alan eserlerin nerede yazılmış olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber, muhtemelen İskenderiye'de yazıldığı kabul edilmektedir. Bu yazmada dört İncil ile beraber Yeni Ahidin diğer bazı kitapları da yer almaktadır. Bu yazma su anda Vatikan'da bulunduğu için kendisine"Vatikan Yazması" İsmi verilmiştir.


2 - Sina Yazması (Codex Sinaiticus): Dördüncü veya beşinci yüzyıla ait olan bu yazma, Sina dağındaki bir manastırda bulunmuştur. Bu yazma, dört İncil ile beraber Yeni Ahidin diğer bütün kitaplarını ihtiva etmektedir. Londra'da Britİsh Museum'da muhafaza edilen bu yazmaya, Sina'da bulunmuş olması yüzünden "Sina Yazması" ismi verilmiştir.


3 - Ephraemi Yazması (Codex Ephraemi): Bu yazma beşinci yüzyılda yazılmış olup,Yeni Ahidin bütün kitaplarını ihtiva etmektedir. Bu yazma, Paris Biblioteque Nationale'de muhafaza edilmektedir.


4 - Freer Yazması (Codex Freer): dördüncü asra ait olan bu yazmada dört İncil mevcut olup bu yazma VVaşington'da bulunmaktadır.


210


5 - Fiorentinus 0171 Yazması: dördüncü yüzyıla ait olan bu yazmada sadece Luka incili yer almaktadır.Bu yazma italya'da Frenze'de bulunmaktadır.


6 - Berolinensis 0188 Yazması: Dördüncü yüzyıla ait olan bu yazmada, sadece Markos İncili yer almaktadır. Bu yazma, Berlin'de bulunmaktadır.


7 - İskenderiye Yazması {Codex Alexandrinus): Beşinci veya altıncı yüzyıla ait olan bu yazmada dört İncilin yanısı-ra Yeni Ahİdde yer alan diğer kitaplar da yer almaktadır. Bu yazma, halen Londra British Museum"da muhafaza edilmektedir.


8 - Beaze Yazması (Codex Beaze): Beşinci veya altıncı yüzyılda kaleme alınmış olan bu yazmada Yeni Ahidin bütün kitaplarının Yunancaları ile beraber, Latince tercümeleri de yer almaktadır. Cambridge Üniversitesi kütüphanesinde muhafaza edilen bu yazmaya "Büyük Yazma" da denilmektedir.


9 - Koridethi Yazması (Codex Koridethi): Dördüncü veya beşinci yüzyıla ait olan bu yazma, Kafkasya'da Tiflis Koridethi manastırında bulunmuştur. Bu yüzden "Koridethi Yazması" adını alrmştır(84).


İngİlizcede "Manuscripts" denilince orjinal yazmalar, yani Yunanca yazılmış eserler, "Versiyon" denilince İse, Yunan-cadan diğer dillere yapılmış tercümeler anlaşılmaktadır (85). înciller, üçüncü yüzyılın ortalarında Koptçaya (Kipti diline),


84) Prederic C. Grant, Bible. The Text ofthe New Testamenı Manusc -ripts and Versions,Encydopedıen Americana, V.II!,p.695-699 ; Roderic Dunkerley, Le CTınsr.Trans. b> Ugne Karvelis, Paris, l%6, p.!86;W.K. LowtherClarke,a.£.e., s.269-270


85) J. Paterson Symith, a.g.c., s.l l


211


daha sonra Latinceye tercüme edilmiştir(86}. Yedinci yüzyılda Arapçaya tercüme edilen lnciller{87), ayrıca Habeşçe, Ermenice gibi dillere tercüme edilmiştir. En eski İnci] tercümeleri İkinci yüzyılın ortalarına ait olan tercümelerdir. İnciller, bu yüzyılın ortalarında ilk olarak Süryaniceye çevril-mişdir(88).


Dördüncü asrın sonlarına doğru Latinceye yapılan tercümelerin içine büyük çapta yanlışlıklar girmiş ve Latince konuşan Kiliseler bu yüzden büyük bir tehdit altına girmişlerdir. Hristiyan kaynakların verdiği bilgiye göre, bu tehlikeyi sezen Eusebious Hieronymus(St. Jerome), M.S. 385'li yıllarda o zamana kadar yapılmış olan Latince tercümeleri yeniden gözden geçirerek "Latin Vulgate"yi yazmıştır. O, bunu yaparken en eski Yunanca yazmalarını kullanmıştır(89).


Gerek Manuscript (Yunanca Yazma) lerin kopya edilmesinde ve gerekse Versiyon (Yunancadan yapılan tercüme)ların yazılmasında ve kopya edilmesinde telafisi mümkün olmayan büyük hatalar olmuştur. Mesela biraz önce hakkında kısaca bilgi verdiğimiz Vatikan Yazması ile ilgili şöyle bir durum söz konusudur. En muteber yazmalar arasında yer alan bu yazmanın, 1965 yılında tıpkı basım şeklinde Vatikan tarafından yapılan neşrinde yer alan bir notta, bu yazmanın kopya edilmesinden uzun bir süre sonra bir katibin, bu yazmayı eie alıp yanlış yazıldığına hükmettiği yerlerin dışında kalan bütün harflerin üzerinden mürekkeble yeniden geçtiği belir-


86) D.C\ark,a.g.e., s. 12


87) Cana de Vaux, İncil, İslâm Ansiklopedisi, C.V,U,İstanbul. 1950, s.991-995


88) J. P. Symilh, a.g.e.,s. 30


89) J. P. Symith,o.g.e.,s:32


212


tilmiştir. Bu nota göre metnin birçok yerinde çok bariz bir şekilde önce kahverenkli mürekkeple yazılmış olan yerler seçilmekte ve koyu kahverengi olan öbür yerlerden farklılık göstermektedir(90). Bu nottan anlaşıldığına göre, en muteber sayılan bu yazmada bile birtakım değişiklikler ve düzeltmeler yapılmıştır. Düzeltme yapılan metin, orjinal sayılabilir mi? Herşeyden Önce bu metne bütün dünya dördüncü asırdan kalma metin gözü ile bakıyor. Beaze yazması için de aynı durum sözkonusudur. Bu yazmaya da birtakım ilâveler ve çıkarmalar yapılmıştır(91).


Yeni Ahid ile birlikte yazılan tncil nüshalarının kopya edilmesi esnasında meydana gelen tahrifatın aynısı belki daha da fazlası, ayrı ayrı yazılmış olan İncil yazrnalaları için de sözkonusudur. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İndilerinin yüzyıllar Öncesi yazılmış münferid nüshaları vardır. Bu ayrı nüshalardan zaman zaman kopyalar yapılmış, bu kopya işlemi esnasında bu nüshalar da değişiklikten nasiplerini almışlardır. Bu nüshaları incelediğimiz zaman birbirine uyan ve benzeyen iki yazma nüsha dahi bulmak mümkün olmamaktadır^).


Hz. İsa'ya ait olması gereken încilden, bugünkü Hristiyan dünyası hiç haberdar görünmüyor ve böyle bir incilin varlığını kabul etmiyor, sadece dört yazar tarafından yazılmış încillerin sahih olduğunu ileri sürüyor. Yapılan ilmî araştırmalar sonunda, bu İndilerin, adı geçen yazarlar tarafından yazılmış olduğu şüpheli görülmekle beraber, bunları, nisbet


90) Maıırice Bucaille, Kitab-ı Mukaddes Kur'an ve Bilim, Çev. Suat Yıldırım, İzmir, T, s. 124


91) R.Duokerley,a^.e.,s. 18792)


92) D. E. Nineham, Samı Mark, Penguin Books,]%3, p. II; G. B. Caird, SaintLuka, Penguin Books,1963,p. 33


213





edildikleri yazarların kaleme aldıklarını kabul etsek bile, bu yazarların yazdıkları söylenen İndilerin esas nüshaları kaybolmuştur. Bu hususta herkes müttefiktir. Bu asıl nüshalardan kopya edildikleri söylenen nüshalarla, kayboldukları söylenen orjinal nüshalar arasında en azından iki buçuk asırlık bir zaman boşluğu vardır. Ana nüshadan yapıldığı söylenen en eski kopyalarla, bu kopyalardan daha sonra yapıldığı söylenen sonraki dönemlere ait diğer kopyalar arasında uçurum derecesinde farklılıklar vardır. Ayrıca Yunanca olan bu kopyalardan diğer dillere tercümeler yapılmış, bu tercümeler yapılırken de korkunç derecede hatalar yapılmış ve Yunanca ana metin ile tercümeler arasında farklılıklar meydana gelmiştir. Her yeni kopyada ve her yeni tercümede farklılıklar gitgide artmış, yapılan ilâveler, değiştirmeler sayılamıyacak kadar çoğalmıştır. Bütün bunların üstüne ilâve olarak, İndiler matbaada basılmaya başlanınca, basım için esas alınacak yazma nüsha konusunda titiz davramlmamış, bozuk nüshalara dayanarak basımlar yapılmıştır. Ayrıca her basımda değişik yazma nüshalar esas alındığından, değişik yazmalardaki farklılıklar, olduğu gibi matbu indilere yansımış ve matbaada basılmış olan İndiler arasında da farklılıklar görülmüştür. Buna rağmen bazı Hristiyan yazarlar, hâlâ bu farlılıkların önemsiz olduğunu iddia etmeye devam etmektedirler. Mesela, Deniş Clark bu konuda şöyle söylüyor: "Biz eminiz-ki kutsal İncil, eski Yunan yazmalarında olduğu gibi hemen hemen hiç değişmemiştir. Bu İndi, Hz. İsa'nın öğrencilerinin zamanında olduğu şekilde duruyor, Allah onu herhangi bir tahrifattan koruyor."(93). Yazara sormak lazım, Allah tarafından korunduğu halde bu kadar farklılık meydana geldiğine göre, Ya Allah korumasaydı acaba ne kadar farklılık ortaya çıkardı?


Konular