Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

   Mescîd-i Haram'dan Mescîd-i Aksâ'ya

Burak, adımını gözünün erişebildiği yerin ilerisine atıyordu.

Peygamber Efendimiz, Mekke ile Medîne arasında bulunan Ezrak Vâdisinden geçerken; "Bu hangi vâdîdir?" diye sordu.

"Ezrak vâdisidir!" dediler.

Peygamberimiz, bakınca, Hz.Musâ'nın "Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk" diyerek seniyeden (yüksekten) inişini, Hz.Dâvud'un, şehâdet parmaklarını kulaklarına kadar kaldırıp yüksek sesle "Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk" diyerek vâdiden geçişini gördü.

Peygamberimiz, Cuhfe yakınındaki Herşâ seniyesinden geçerken; "Bu hangi seniyedir?" diye sordu.

"Herşâ seniyesidir!" dediler.

Peygamber Efendimiz bakınca, orada, Hz.Yûnus'un kırmızı tüylü, dişi devesinin üzerinde, softan cübbesine bürünmüş, devesinin liften yularını tutup "Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk" diyerek vâdiden geçmekte olduğunu gördü.

Peygamberimiz, Cebrâil ile birlikte Beyt-i Makdis'e (Mescîd-i Aksâ'ya) vardı. Orada, Peygamberlerden Hz.İbrâhim, Hz.Musâ, Hz.İsâ ve gelmiş geçmiş bütün Peygamberlerin ve bütün Evliyâullâhın ruhâniyetini toplanmış halde buldu. Fahri Kâinât'ı istikbal ediyorlardı. Peygamber Efendimiz, herbiri ile ayrı ayrı musâfaha etti. Hâl ve hâtırlarını sordu. Hepsine imam olarak iki rekât namaz kıldırdı.

Peygamber Efendimize üç bardak sunuldu ki, onlardan birisinde süt, birisinde şerbet, diğerinde de su vardı. Bardaklar sunulurken Peygamberimiz bir ses işitti ki; "Eğer suyu alırsa kendisi de ümmeti de ihtiyaçsız, kanâatkâr olur. Eğer şerbeti alırsa kendisi de ümmeti de mahrumiyete uğrar, sütü alırsa kendisi de ümmeti de doğru yolu bulur!" diyordu.

Peygamber Efendimiz süt bardağını içti.

Cebrâil; "Yâ Muhammed! Sen, fıtrî ve tabîî olanı seçtin. Sen de ümmetin de doğru yola iletildiniz!" dedi.


Konular