Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

   Münâfıkların Reisi Abdullah ibn-i Übeyy'ibn-i Selül'ün Muhâcirlerle Ensarın Arasını Açmak İstemesi

Kuyudan daha evvel su doldurmak yüzünden, Muhâcirlerden birisi ile Ensardan birisi arasında ufak bir tartışma olmuştu. Bunu büyütmek ve büyük bir fitne sebebi yapmak isteyen Abdullah ibn-i Übeyy'ibn-i Selül, Ensar'a; "Muhâcirler, artık sizi çekemez oldular. Fakat, siz isteseniz şimdi bile onları terk edersiniz. Onlar da Medîne'den çıkıp gitmeğe mecbur olurlar" dedi.

Ordu geri dönerken, Abdullah ibn-i Übeyy'ibn-i Selül, etrafındakilere; "Şu Muhâcirlere bakınız! Hem bizim yardımımızla geçiniyorlar, hem de elde ettiğimiz ganîmetlere ortak oluyorlar. Bu adâlet midir? Onlara hiçbir şey vermeyiniz. Dağılıp gitsinler. Hele Medîne'ye varalım ben onlara sorarım. Bakalım kimin sözü geçiyormuş. Yeter artık onların elinden çektiğimiz." diyordu.

Bu sözleri Rasûlüllah'a naklettiler. Rasûlü Ekrem, İslam ordusunun içinde bu kadar münâfığın bulunduğunu öğrenince, çok üzüldü.

Rasûlü Ekrem'in yanında bulunan Hz.Ömer, bu sözleri duyunca çok hiddetlendi. Yerinde duramadı. "Yâ Rasûlellah! İzin ver, sana o münâfığın kafasını getireyim." dedi.

"Hayır, Yâ Ömer, hayır! Böyle bir hareket doğru olmaz. Her tarafta «Muhammed arkadaşlarını öldürmeğe başladı» derler." buyurdu.

Münâfıkların reîsi Abdullah ibn-i Übeyy'in oğlu çok samîmi bir Müslümandı. Babasının hareketlerinden çok müteessir oldu. Onun, Rasûlüllah'ı üzüp gücendirmesine çok üzüldü. Hatta Hz.Peygamberimiz'e mürâcaatla; "Yâ Rasûlellah! Duydum ki babamın yaptıklarından dolayı, katli isteniyormuş. Müsaade edin, onu kendi elimle ben yapayım." demişti.

Peygamber Efendimiz de ona, böyle bir şeyin olmadığını, bilâkis ona iyilik etmek istediğini bildirmişti. Nitekim, bu iyilik onun ölümünde yapıldı. Techîzi için kefen bulunmadığından, Allah Rasûlü, onun tekfîni için gömleğini vermiş, münafıkların cenaze namazının kılınmayacağına dair Âyet henüz nazil olmadığından cenâze namazını da bizzat kıldırmıştı. Buna diğer münâfıklar bile hayret etmişler, bu ne büyüklük ve ne afv demekten kendilerini alamamışlardı. Bilâhere bu mevzuda Âyet nazil olduğu için Peygamber Efendimiz bir daha münafıkların namazını kıldırmadı.


Konular