Kitaplar | Konular | Kalplerin Keşfi
Mizan ve Sirat
Ebû Davud\'a göre bir gün Hz. Ayse aglar. Peygamber ´imiz ona
«Niçin agliyorsun» diye sorar. Hz. Ayse (R Anha) «Cehennem aklîma geldi de ondan agliyorum. Siz erkekler Kiyamet Günü eslerinizi hatiriniza getirir misiniz?» der.
Peygamber\'imiz (S.A.S.) onun bu sözlerine su cevabi verir:
«? Sâdece üç yerde kimse kimseyi düsünmez. Birinci amelleri tartan Mizan önünde, herkes iyi amellerinin baskin mi çiktigini yoksa hafif mi kaldigini ögreninceye kadar.
Ikincisi amel defterleri dagitilirken, herkes emel deftertnin sag tarafindan mi yoksa sol tarafindan nu veya arka tarafindan mi verildigini ögreninceye kadar.
Üçüncüsü cehennemin ta ortasi üzerine Sirat kurulunca. Herkes üzerinden asip asamayacagini ögreninceye kadar.»
Tirmizî\'ye göre Enes Ibni Mâlik buyurur ki;
«Bir gün Peygamber ´imize Kiyamet Günü bana sefaat edip etmeyecegini sordum» «Bana;
«Allâh izin verirse edecegim» diye cevap verdi.
Bunun üzerine O\'na «Seni nerede bulurum» diye sordum.
Bana «Beni ilk önce Sirat üzerinde ararsin» dedi.
«Seni Sirat üzerinde bulamazsam» dedim.
«O zaman Mizan önünde ararsim dedi.
«Eger Mizan önünde de bulamazsam» diye sordum. Bana su cevabi verdi.
«O zaman beni havuz basinda ara. Çünkü ben mutlaka bu üç yerin birinde olurum.»
Hakim\'e göre Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«? Kiyamet Günü Mizan kurulur. Üzerine gökler ile yer konsa onlari bile çekebilir.
Melekler «Yâ Rabbi, bu Mizan kimin amellerini tartacak» diye sorarlar.
Ulu Allah «kullarimdan hangisinin amelini istersem» diye cevab verir. Bunun üzerine melekler «Ey noksanliklarin her türlüsünden beri olan Allah, sana gerektigi gibi ibâdet etmis degiliz» derler.
Ibni Mes\'ûd buyurur ki:
«Cehennem üzerine bilenmis kiliç gibi keskin ve kaygan olan Sirat kurulur. Üzerinde geçenlere takilan atesten çengeller vardir. Bunlara takilan yüzüstü cehenneme kapaklanir.
Üzerinden bazilari simsek gibi geçer, çengeller üzerine takilamaz ki, kurtulmasi söz konusu olsun. Bazilari rüzgâr gibi seçer. Bunlar da cengellere takilmadiklari için kurtulmalari söz konusu degildir. Bazi at kosar gibi geçer. Bazilari ayakla kosar gibi bir hizla, bazilari da tiris yürüme hiz ile geçerler, bazilari da normal yurüyusle geçerler.
En sondan giden kimseyi ates yalar ve canini yakar. Fakat Aaaâh\'in fazileti, rahmeti ve keremi sayesinde yine de cennete girer. Ona «Ne dilersen dile, ne istersen söyle» diye buyurulur.
Adam «Yâ Rabb\'i, benimle alay mi ediyorsun» der. Bunun üzerine ona tekrar \"Ne diliyor, ne istiyorsan söyle\" denir. Nihayet dilekleri bitince Ulu Allah ona «Ne istiyorsan, yaninda bir kat fazlasi ile sana veriyorum» der.
Müslim\'e göre Ensar\'dan Ummu Mubessir der ki. Peygamber ´imizin bir gün esi Hafsa\'nin yaninda iken «Allah\'in izni ile, agacin altinda bana bey\'at edenlerin hiç birisi cehenneme girmeyecek» buyuyurken isittim.
Hatsa «Hayir, yâ Rasûlallah » deyince Peygamber ´imiz onu susturdu. Buna ragmen Hafsa «Oraya, cehenneme hiç girmeyeniniz olmayacak» mealindeki âyeti okuyunca Peygamber \'imiz ona, Ulu Allah
«sonra takva sâhiblerini kurtaracagiz ve zâlimleri orada dîzüstü çökmüs durumda birakacagiz» (Meryem - 72) buyuruyor diyerek cevab verdi.
Ahmed Ibni Hambel\'e göre, Cehneneme ugrayip ugramayacagi konusunda bir cemaat fikir ayriligina düstüler. Kimi «Mü\'minler oraya hiç girmeyecek» derken kimisi de «herkes oraya girecek. Sonra takva sâhibleri kurtulacak» diye fikirlerini savundular.
Sunun üzerine içlerinden biri sahâbilerden Câbir Ibni Abdullah\'a bu konudaki fikrini sordu.
Câbir ona su cevabi verdi. «Herkes oraya girecek. Peygamber \'imizin böyle buyurdugunu duymadiysâm, su kulaklarim sagir olsun.»
«Cehenneme ugramak» içine girmek anlamina gelir. Fakat cehennem mü\'minler için, Hz. Ibrahim (A.S)\'e oldugu gibi serin ve elverisli bir yer olur. O kadar ki, onlar cehennem melteminin sesini duyarlar. Arkasindan «Sonra takva sahiplerini kurtaracagiz ve zalimleri de dizüstü çökmüs durumda orada birakacagiz» mealindeki âyetin hükmü gerçeklesir.»
Hakim\'e göre herkes cehenneme varir, arkasindan amellerinin derecesi uyarinca geri çikarlar. Ilk çikan göz açip kapayasiya, sonrasi rüzgâr gibi, sonrasi at kosar gibi, sonrasi normal süvarisi gibi, sonrasi hizli yürüyen bir yaya gibi ve en orkada kalan normal yaya yürüyüsü ile oraya girip çikar.»