Kitaplar | Konular | Kalplerin Keşfi

Fakirleri Agirlamanin Fazileti

Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«? Misafir için tekerrüh gösterip onu gücendirmeyiniz. Çünkî misafiri gücendiren Allah\'i gücendirmis olur. Allâh ise kendisini gücendireni gücendirir.»

«? Misafir agirlamayan kimsede hayir yoktur.»


Peygamber \'imiz, bir gün deve ve sigir sürüsü olan birine ugrar. Fakat adam Peygamber imizi agirlamaz. Sonra sadece bir kaç kuzusu olan bir kadina ugrar. Kadin Peygamber \'imizi agirlayarak ona kuzu keser. Bunun üzerine Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyurur ki:

«? Her ikisine bir bakiniz. Bu huy Allah\'in kudreti dahilindedir. Allâh kime iyi ahlâk bahsetmek isterse ona verir.»


Peygamber imizin hizmetçisi Ebû Râfi der ki: «Bir gün Peygamber \'imize bir misafir gelir. Beni çagirarak

«Falan Yahûdiye var ve bana Recep ayina kadar biraz un ödünç vermesini söyle» der. Yahûdî «Vallahi, encak bir rehin verirse ona ödünç veririm» dedi. Durumu Peygamber \'imize bildirince bana «Vallahi ben gökte de yerde de güvenilir bir kisiyim. Eger bana ödünç verseydi verdiginin bedelini ona geri verirdim. Su zirhimi götür ve kendisine rehin olarak birak» buyurdu.




Hz. Ibrahim (A.S.), yemek yiyecegi zaman disari çikar ve bir ya da iki mil kedar uzaklara giderek birlikte yemek yiyecegi birini arardi. «Misafir Babasi» diye ün salmisti. Bu konudaki samimî tutkunlugundan dolayi günümüze kadar vefat ettigi yerde misafir agirlama gelenegi devam ettirilmistir. Üç kisiden on kisiye, hatta yüz kisiye kadar evinde misafir agirlanmayan bir gece gecirmemistir. «Her ev, hiç bir gece misâfirsiz kalmama sayesinde ayakta durur» derdi.

Peygamber imize «imân nedir» diye sordular. O da

«yemek yedirmek ve herkese selâm vermektir» diye cevap buyurdu.

Peygamber \'imiz. (günâhlara kefaret olan ve derece yükselten amellerin ne oldugu) hakkindaki bir soruya da:

«Yemek yedirmek ve halk uykuda iken namaz kilmaktir.» diye cevap buyurdu.

(Hacc\'in kabul edilmesine sebeb olan ibâdetlerin ne oldugu) hakkindaki bir soruya Peygamber \'imiz «Yemek yedirmek ve tatli dil» diye cevap buyurdu.

Hz. Enes Ibni Mâlik buyurur ki.

«Misafirin girmedigi eve melek de girmez.»

Misafir ogirlamanin ve yemek yedirmenin fazileti hakkindaki hadisler sayisizdir.

Su beyitlerin sâiri, ne güzel demistir:

«Misafiri niye sevmeyeyim?

Veya ona güteryüz göstermekten niye hoslanmayayim?

Misafir benim yanimda, aslinda.

Kendi rizkini yiyor ve karsiliginda bana tesekkür ediyor.»

Bir ata sözü söyledir.
«Iyilik, ancak güleryüz, tatli söz ve geleni iyi karsilamak ile tamamlanir.»

Baska bir sâir de söyle der.

«Misâfirim daha yükünü çözmeden onu güler yüzle karsilarim.

Yer kurak olsa bile, benim yanimda bolluk belirir.

Misafir hesabina bolluk, köylerin coklugu ile degildir.

Fakat onun için cömertin yüzü, bolluktur.»



Misafir çagiranin, fasiklari degil, takva sâhiblerini tercih etmesi gerekir.
Peygamber \' imiz. kendisini agirlayan bir evde dua ederken «Yemegini iyiler yesin» diye buyurmustur.



Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«? Yalniz takva sahibinin yemegini ye. Yemegini de sadece takva sâhibleri yesin.»


Yine yedirenin, genellikle zenginleri degil, fakirleri gözetmesi gerekir.

Nitekim Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«? Yedirilen yemeklerin en fenasi, sâdece zenginlerin çagrilip fakirlerin ihmal edildigi dügün ziyafetidir.»


Öte yandan yemek verenin yakinlarini ihmâl etmemesi gerekir. Çünki onlari ihmal etmek sogukluk dogurucudur ve akrabalik baglarini kesmektir. Yine yemek verenin dost ve tanidiklari arasinda gönül kirici bir ayirima girmemesi gerekir. Cünki bazi dost ve tanidiklari baskalarina tercih etmek, digerlerinin kalbinde küskünlüge yol acar.

Bunlar yaninda yemek verenin verdigi yemegi ögünme ve böbürlenme araci olarak kullanmamasi, onu dostlarinin kalbini hosnut \"etme vesilesi, yemek yedirme ve mü\'minlerin kalblerini sevindirme bahsinde Peygamber imizin sünnetine uyma vesilesi bilmesi gerekir.

Yine yemek verenin her hangi bir sebeb ile davetlileri sikacagi bastan belli olan veya davete gelmekte güçlüge katlanacak kimseleri çagirmamasi gerekir. Yalniz davete katilmayi isteyenleri çagirmasi gerekir.

Nitekim Süfyan-üs Sevrî buyurur ki;

\"Davete katilmaktan hoslanmayan birini yemege çagiran bir günah, bile bile böyle bir davete katilan kimse de iki günâh kazanmis olur. Çünki davet eden karsisindakini istemeyerek yemeye zorlamis olur. Eger durumu bilse, ona yemek vermezdi. Takva sahibine yemek vermek, ibâdete destek olmak, fâsikin karnini doyurmak da günâh islemeye yardima olmaktir.\"

Terzinin biri lbni Muûârek\'e

«Ben devlet büyüklerinin elbiselerini dikerim. Benim zâlimlerin yardimcisi olmamdan korkulur mu» diye sorar.

Ibni Mübarek de terziye «Hayir, Zâlimlerin destekçileri sana igne-iplik satanlardir. Sen ise zâlimlerden bîrisin» diye cevap verir.

Davete icabet etmek, sünnet-i müekkede\'dir. Bazilari bazi yerlerde vâcib oldugunu ileri sürerler. Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«? Eger bir paçaya çagrilsam kabul ederdim. Eger bana bir dirsek hediye edilse kabul ederdim.»


Davete katilmanin bes edebi vardir. Bunlar gerek «îhyâ ûl - Ulûm-ud Din, dee ve gerekse baska kitablarda açiklanmistir.


Konular