Kitaplar | Konular | Kalplerin Keşfi
Muhabbet ve Nefs Muhasebesi
Sufyan-üs Sevri (R.A.) dedi ki, muhabbet. Allâh\'in Resulüne uymaktir, baska bir görüse göre devamli zikirdir, bir baskasina göre, sevgiliyi, diger her seye tercih etmektir. Baska bir tarife göre dünyada kalmaktan hoslanmamaktir.
Bu tariflerin hepsi muhabbetin ürünlerine isarettir. Hic biri onun özünü ele almamistir. Ariflerden birine göre muhabbet, sevilenden bir mânâdir. Kalpleri sevgili idrakten alakor düler de onu ifade edemez.
Cüneyd-ul Bagdadî buyurur: «Baska seylerle alâkasi olana Allâh muhabbeti haram kilar, karsiliga dayanan her sevgi de karsiligi ortadan kalkinca son bulur.»
Zunnûn-i Misrî buyuruyor ki; «Allah\'i sever görünenlere de ki, Allâh\'dan baskasina alcalmaktan sakinin.»
Siblî\'ye «Bize arifi ve muhabbet sahibini tanit» dediler, o da dedi ki; «Arif konusursa helak olan, muhabbet sahibi de susarsa helak olan kimsedir.»
Imam-i Siblî söyle buyurur:
»Ey Kerim ve ulu.
Muhabbetin kalbde yer tutmus.
Ey göz kapaklarindan uykuyu kaldiran
Sen benim basina gelenleri en iyi bilensin.»
Basko bir sâir der ki:
«Sevgilimi andim» diyene sasarim.
Onu unuttugum varmi ki, unuttugumu hatirlayayim.
Seni anarken ölür, sonra yine dirilirim.
Eger hüsnü zannim olmasaydi, dirilmezdim.
Ümitle dirilir, hasretle ölürum.
Senin için kaç defa Ölür ve kaç defa dirilirim.
Kadeh kadeh muhabbeti içtim.
Ne sarab bitti ve nede ben içmeye kandim.
Keski onun hayâli gözümün önüne dikilseydi,
Çünki gözümün önünden kaybolsa kör olurum.»
Rabiat-ül Adeviye bir gün »Bizi kim sevgilimize götürecek dedi. Bir kadin hizmetçisi «sevdigimiz bizimle birliktedir ama onunla aramizi açan dünyadir» dedi.
Ibni Celâ (R.A.) der ki; «Allah Hz. Isa\'ya (A.S.) söyle vahyetti:
«? Bir kalbi gözden geçirip içinde dünya ve âhiret sevgisi bulmadigim zaman onu kendi sevgimle doldururum ve onu himayem altina alirim.»
Söylendigine göre bir gün Zunnûn, muhabbet hakkinda konusurken önüne bir kus konar ve devamli bir sekilde yeri gagasi ile gagalar. Nihayet kan kaybederek ölür.
m
Ibrahim Ibni Edhem buyurdu ki; «Allah\'im! Bilirsin ki bana bagisladigin muhabbet, zikrine karsi bende uyandirdigin ünsiyet ve ululugun hakkinda düsünmek üzere bana tanidigin firsata karsilik, yanimda Cennet\'in sivrisinek kanadi kadar agirligi yoktur.»
Sirrî buyuruyor ki; «Allah\'i seven yasar, dünyaya yönelen sasar, aptal bosu bosuna aksamlar ve sabahlar, akli basinda olan kimse de kusurlarini arastirir.»
Nefs muhasebesine gelince. Ulu Allah (C.C) onu su âyetiyle emretmektedir:
«? Ey mü\'minler! Allâh\'dan korkun. Herkes yarin için de ayirdigina baksin. Allâh\'dan korkun, cünki O, yaptiklarinizdan haberdardir.»
(Hasr - 18)
Bu âyet geride birakilan amelleri göz geçirmenin gerekliligini gösterir. Bu yüzden Hz. Ömer der ki. «Hesaba çekilmeden önce kendi kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz tartilmadan siz onlari tartiniz.»
Bir gün adamin biri Peygamberimize gelerek «Yâ Rasûlallah, bana bir nasihat et» der. Peygamber\'imiz de ona
«Sen gerçekten nasihat istiyormusun» diye sorar, adam «tabii» der. Bunun üzerine Peygamber\'imiz buyurur ki, «Bir is murâd ettigin zaman akibetini iyi düsün, dogru ise ona giris, eger egri ise ondan vazgeç.»
Hadisde bildirildigine göre, akli basinda bir kimsenin dört saati olmasi icap eder. Bunlarin birinde kendini hesaba çekmelidir.
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«? Hepiniz Allah\'a tevbe ediniz, ey mü\'minler. Tâ ki kurturusa eresiniz.» (Kurtulusa erme ümidi oluncaya kadar, Allah\'a tevbe ediniz.)
(Nur - 31).
Tevbe» bir isi bitirdikten sonra ona pismanlik duygusu içinde bakmaktir.
Peygamber\'imiz (S.A.S.) «Ben günde Allah\'a yüz defa tevbe ediyorum» demistir.
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
«Takva sâhiblerine seytandan bir kiskirtma geldigi zaman üzerinde düsünürler ve bir de bakarsin ki, her seyi görüvermîslerdir.»
(A´raf - 201)
Anlatildigina göre. Hz. Ömer her aksam ayaklarina kamçi ile vurarak kendi kendine «Bu gün ne yaptin» derdi.
Meymun Ibni Mahran der ki; «Hiç kimse is ortagi ile hesaplasirken gösterdigi titizligten daha büyügü iîe kendi kendini hesaba çekmedikçe takva sâhiblerinden olamaz. Ortaklar dâima her isten sonra hesaplasirlar.»
Hz. Ayse\'nin »rivayet ettigine göre. Hz. Ebû Bekir ölmek üzere iken ona «Ömer \'den daha cok sevdigim bir insan yok» dedi. arkasindan Hz. Ayse\'ye «Nasil dedim» diye sordu. Hz. Ayse duyduklarini kendisine tekrar edince Hz. Ebû Bekir «Nazarimda Ömer\'den daha degerli biri yoktur» dedi.
Bak ki; sözünü bitirir bitirmez nasil söyleyeceklerini arastirip sözünü düzeltmisdir.
Ebû Talha\'yi namaz kilarken oyalayan bir kus olayi üzerinde sonradan düsünerek evinin bahçesini pismanlik alâmeti olarak hazineye bagislamasi bu konuda hatira gelen büyük bir titizlik numûnesidir.
Anlatildigina göre Ibni Selâm bir gün odun yüklü olarak görenler. «Yâ Ebû Yusuf, ailen içinde ve kölelerinden bu isi yapabilecek olanlar var» deyince Ibni Selâm onlara «Acaba bunu yapmama engel olacak mi diye nefsimi denemek istedim» diye cevap verdi.
Hasan-ül Basrî buyurdu. «Mü\'min nefsine hâkim olub onu Allâh adina hesaba çeken kimsedir. Dünyada nefsini hesaba çekenlerin hesablasmasi kolay geçer. Nefs muhâsebesi yapmadan hayat geçirenlerin. Kiyamet Günü hesaplasmasi çetin olur»
Arkasindcn sözlerine devam eden Hasan-ül Basrî nefsi muhasebesini söyle açikliyor.
«Mü\'min ansizin, nefsinin hosuna giden bir davranisla karsi karsiya gelince içinden «Vallahi sen benim hosuma gidiyorsun, sana ihtiyacim da var, fakat seninle aramda engel var» iste bu emelden önce hesâb germektir.
Sonra sözüne söyle devam etmistir: Bazen bir seyde ifrata varir da içinden «Bu davranisi niye isledim? Yemin ederim ki, buna karsi geçerli bir mazeretim yok. Allah\'in izni ile bu davranisi bir daha yapmamaya yemin ediyorum» diyerek yanlis hareketi karsisinda pismanlik belirtir.
Enes Ibni Mâlik buyurur ki: «B ir gün Hz. Ömer evden cikti, ben de pesinden çiktim, bir bahceye girdi, aramizda bir duvar vardi, duvarin arkasindan söyle dedigini duydum. «Hattab oglu Ömer, mü\'minlerin emiri, oh oh, Allah\'a yemin ederim ki, ya Allâh\'dan korkarsin, yahud da azaba çarpilirsin.»
«Kendini kinayan nefse yemin ederim» mealindeki âyet hakkinda (Kiyâme - 2)
Hasan-ül Basrî buyurur ki; «Mü\'min, su sözü neye söyledim, su yiyecegi niye yedim, su içecegi niye içeyim diye kendini devamli olarak kinamaktan geri durmaz. Günahkâr ise kendini kinamadan ömrünü geçirir.»
Mâlik Ibni Dinar buyurur ki: «Sen su kusurun sahibi degilmisin». «Bu kusurun sahibi degil misin» diye nefsini kötüleyen ve arkasindan boynuna yular takp Allâh\'in Kitabi\'na baglayan ve böylece Allah\'in Kitabi\'ni nefsine güdücu yapan kimseye Allâh rahmet etsin! Iste nefsi denetim altinda tutmak böyle olur.
Meymun Ibni Mehran buyurdu ki; «Takva sahibi, kendini zâlim bir hükümdardan ve pinti bir ortaktan daha titiz bir sekilde hesaba çeker.»
Ibrahim Et-teymi der ki: «Nefsim bir kere cennette imis gibi gösterildi Meyvelerinden yiyor. Nehirlerinden içiyor ve genc kizlari ile kucaklasiyordum.
Diger bir keresinde de «cehennemde imisim gibi gösterildi. Zakkumdan yiyor, irininden içiyor, zincir ve bukagilarini tasiyordum.
Ona dedim ki, «Ey nefsim, ne istersin.» «Tekrar dünyaya dönüp iyi emel islemek istiyorum» dedi. Ona dedim ki. «O halde simdi emniyettesin. Firsat elindeyken iyi amel isle.»
Mâlik Ibni Dinar buyurdu ki; «Haccâc\'in bir hutbede söyle dedigini duydum;
«Hesabi baskasinin eline düsmeden kendisini hesaba çekene Allah rahmet etsin. Amellerinin dizginini eline alarak ne için isledigine dikkat edene Allah rahmet etsin, ölçüsüne ve tartisina dikkat eden kula Allah rahmet etsin.» Bunlan öyle devamli söyledi ki sonunda beni aglatti.»
Ahnef Ibni Kays\'in arkadaslarindan biri anlatir. «Onunla birlikte oldugum müddetçe gece namazlarinizin büyük çogunlugunu duâ teskil ederdi. Bu arada kandilin yanina gelir, parmagini yanasiya atese tutar, sonra nefsine söyle seslenirdi.
«Hey Huneyf, falan gün, falan günâhi, filân gün filân kusuru niye isledin?»