Kitaplar | Konular | Suzi libermanın Hatıra Defteri
ÖNSÖZ (M. Fazli Akkaya)
Millet olarak 15. asırda katliamdan kurtardığımız, sinemizde kendilerine barınma hakkı tanıdığımız bir milletin nasıl bir engerek yılanı olarak zamanı gelince bizi sokup mahvetmek istediğinin en açık izahını bu eserde bulabileceğiz. Bu eser Siyonizmin Filistinde yahudi devleti kurması için giriştiği türlü nimetleri ile beslendiği bir memlekette o millete karsı alçakça irtikap ettiği korkunç cinayet, hıyanetleri izah eden bir kaç sahifeden ibarettir. Hakiki Suzy Liberman vak'asını okuyup öğrenmek tarihteki lâyık olduğu yerini belirtip milletin istifadesine sunup en büyük hizmeti yapmak isteyen münevver ve vatanperverlerin, Arşiv dairesinde mevcut Suzy Liberman dosyasını dikkatle okumaları lâzımdır. Bu eser o dosya yanında çok küçük fakat hizmet bakımından kıymeti çok büyüktür.
Uzun yıllar milletimize, gençlerimize, Filistin Cephesinde Arapların müslüman kardeş dediğimiz: kimselerin bize hiyanet ettiklerini, geriden hançerlediklerini Propoganda etmişlerdir. Bu Propogandayı dünya çapında idare eden Siyonistler, aksine İslâm-Arap memleketlerinde de aynı şekilde arap memleketlerinde Türk idaresinin zulüm vesairesinden dem vurup onlarıda bize düşman etmişlerdir. Niçin? Çünkü Siyonizmin gizli kararlan, Osmanlı devletini yıkıp Filistin'de Yahudi devletini kurma Plan ve gayelerini, Filistin'de Ordumuza ve milletimize karşı giriştikleri korkunç cinayetleri, hiyanetleri gizlimek içindir.
Basel'de toplanan dünya yahudileri Siyonizm denilen teşkilatı kurmuşlardır. Bu Kongrede alınan karara göre Siyonizm kabaca manâsıyle yahudilerin bir millet olarak Filistin'de tekrar yerleşmek için yaptıkları teşkilatlı gayretten doğan hareketin adıdır. Yine bu Kongrede alınan karara göre, Filistinde yahudi devletinin kurulmasına en büyük engel Osmanlı devletidir. Bu devletin behamahâl yıkılması lâzımdır.
Türlü bahanelerle Filistinde muhaceret ve orada arazi satın almalarına müsaade için merhum Sultan Abdülhamid Han'a müteaddit müracaatlar müsbet bir netice vermemiştir, merhuma 20 Milyon Altın, 12'si şahsına, 8'i hazineye ait olmak üzere rüşvet teklif edilmiştir. Aldıkları cevap huzurdan kavulmak ve vatan toprakları satılamaz alındığı fiyata verilir, olmuştur, keza tapu dairelerine de yahudilere Arazi satılmasını yasaklamıştır, Merhum Abdülhamid han'ın sert hareketleri, Siyonistlerin yıkıcı faaliyetlerini artırmış, Padişah ve Devleti yıkmağa kafi karar almışlardır. Bütün yasaklara rağmen 1882 de Filistin'e 3000 kadar yahudi girmiştir. Bu suretle Filistine gelen Yahudi muhacirleri artık hacılık ibadet İçin değil, düpedüz memlekete iskân Coloniser etmek için geliyorlardı. Bu hal yahudi alemi için İsrail Yurdunun ele geçirilmesine başlangıç sayılabilecek muslihane bir hululdü... Böylece 1882 de yafa civarında mevcut Mikve İsraelden sonra Rişan. le Zion, daha sonra Zihrav Yakov, Raş-Pina ve Pitah-Tikva gibi küçük koloniler kurulmuştur. Celal Tevfik Karasapan: Filistin ve Şark Ül-Ürdün Cilt 2 sahife 38-1890 Pariste Merkez Komitesi teşkil olunmuştur. Bu komite yukarda saydığımız kalemleri himayesi altına almış ve bu harekete Baran Edmandde Ratchild arka vermiş oluyordu. 1914 de Filistin'deki köylü yahudilerin yansı "Ratchild Grubu" namı altında bu zengin yahudinin himaye ettiği kolonilerde yaşamakta idi. Rachild bu kolonilerin idaresini J.C.A. remizleri altında tanınan Jevish Calanisatian Assriatian'a devretmiştir. Bu kuruma 1891 de Baran Hissch 2 milyon ingiliz lirası hibe etmiştir. Osmanlı Hükümetinin 1888-1900 yılları arasında Filistin'e yahudi iskânına daha uzun müddet müsamaha olunamıyacağını ilân etmesi üzerine (Düveli Muazzama) denilen devletler tarafından Protesto edilmiştir. 1912 Meşrutiyet meclisinde bu mesele ortaya konmuş ve o sene Filistin'deki Osmanlı Makamlarına ecnebilerin Osmanlı Topraklarında yer sahibi olmalarının memnu olduğu yolundaki talimat verilmiş ve bu memnuşiyetin sıkıca tetkiki istenmiştir.
Bütün bunlara rağmen Filistinde 12.000 nüfusu olan 42 yahudi kolonisi meydana gelmiş ve bunların senelik geliri 200 bin İngiliz lirası ve sahip oldukları arazi ise 100.000 m2 idi. 1881 de Kudüs'te 14.000 Yahudi varken 1914 de bu miktar 45.000'i bulmuştur. Böylece 1909 da Bahar tepesi manasına gelen TelAviv şehri, yahudi şehircilik şirketi tarafından kurulmuştur. Böylece 1914 yılında Filistindeki yahudilerin miktarı 80.000'i bulmuştur ki, kendilerini Osmanlı camiasından büsbütün ayrı tutup kendilerine mahsus numune çiftlikler mektepler ve hayır kurumları tesis etmşilerdir.
Merhum Filistin cephesinde vatani vazifesini yaparken ordumuzu geriden hançerleyen vatan hainleri ile de uğraşmış, onların hıyanetlerini tesbit ve mesullerini derhal divanı harbe verip idam ettirmiştir. Bunların içinde dünya çapında şöhreti haiz yahudi casuslan mevcuttu, Simi Simon, Suzy Liberman vesaire ki yahudiler bunların her biri için binlerce, on binlerce altın rüşvet teklif etmişlerdir. Taki idam olunmasınlar diye. Fakat Cevat Rıfat, pek az kimseye nasip olan büyük bir vatanperverlikle önüne serilen, kendisini ve aile efradını uzun yıllar refah içinde yaşatacak serveti reddetmiş, hainler layık oldukları akibete kavuşmuşlardır.
Ne hazindir ki askerlik hayatından çekilip sivil hayatta da kalemi ile bu vatan hainleri ile mücadeleyi kendisine şiar edinen Cevat Bey, hayatın çok kahrını çekmiş, ne işe atılmışsa yahudi ve onların maşası olan masonlarca türlü felâketlere duçar edilmişdir.
Avrupanın zamanın en kudretli devleti olan Hitler Almanyası, Merhmun yahudiler hakkındaki düşüncelerini bildiklerinden Almanya'ya davet edilmiş, büyük bir itibar gösterilmiş, Hitler ile tanıştırılmış ve emrine açık ve istediği kadar para çekebileceği çek verildiği halde bunların hiç birisini kabul etmemiştir. O bildiği yolda memleket ve millete sırf Cenabı Allah'ın rızasını istihsa için çalışmıştır.
Fakat merhum ne kadar dürüst ve temiz haraket etse düşmanları onu adım adım takip etmekte olduklarından, bu defa 2. Cihan harbi içinde Cevat Rıfat Almanlardan milyonlarca lira para aldı diye iftiradan da çekinmemişlerdir. Zamanın idaresi bu ihbarı nazara alıp derhal merhumu tevkif ile, askeri mahkemeye sevketmiş, aylarca mevkuf kaldığı gibi aile efradı da perişan olmuştur. Vaktaki merhum Maraşal Çakmak işe müdahele ile, o zaman genelkurmayda askeri hakim olan Şevki Mutlugil Paşa'yı tahkikata memur etmiş ve bu faziletli hakimde derhal İstanbul'a gelip tahkikata el koymuştur. Çok hürmet ettiğim Şevki Mutlugil Paşa'nm kendi ifadesine göre, (etraftan malumat topladım. Subaylar ile konuştum. Dediler ki milyonlar aldığını bilmeyiz. Ancak burda kendisine verilen taynın bir kısmını kesip dilim yapıyor, kurutup ziyaretine gelen zevcisine veriyor. Evine gittim. Çoluk çocuğunun durumu çok perişan. Hemen tahkikatı bitirip beraat kararı verdim. Karardan bir nüshayı merhum maraşala götürdüm. Okurken gözyaşlarını tutamadı, dosyadaki kararın aslı göz yaşı ile ıslaktır. Biz kimlerle uğraşıyoruz dedi ve 2000 lira hediye gönderdi...) İşte merhum böyle idi. Fakat düşmanları onu nelerle nelere benzetmediler. Çünkü kalem ve fırça düşmanlarının elinde idi.
O bunlardan zerre kadar yılmadı. Hayatının sonuna kadar mücadelesine devam etti. Simi Simon, Suzy Liberman'ların Filistin cephesinde, genç zabit Adnan ve arkadaşlarını yoketmelerinin, kahraman bir ordunun arkadan hançerlenmesinin intakımını almağa uğraştı.
Devlet arşivlerinde, şüphesiz büyük tomarlar teşkil eden bu casusluk hâdiselerini bu kitapla milletinin, zabit kardeşlerimizin önüne sermek istedi. Bunda da muvaffak olmuştur.
Ne mutlu onaki harp meydanlarında kılıcı ile, Sulhde kalemi ile milletine memleketine ve dinine şerefle, fedakar ve feragatle hizmet etmiştir. Ruhu şad ve makamının Cennet olmasını Cenab-ı Allah'dan temenni ve niyaz eylerim.
8.11.1968 Cuma
Avukat M. Fazlı Akkaya