Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

   Harp Hîledir

O sırada müşrik saflarında olan, Katafanlılardan Naim ibn-i Mes'ud'a Hz.Allah îman nasîb etti. Naim Müslüman oldu, ama Müslüman olduğunu müşriklere söylemedi. Geceleyin bir fırsatını bulup hendeğin kenarında nöbet bekleyenlere Müslüman olduğunu ve Rasûlü Ekrem'in huzuruna çıkmak istediğini söylemişti. Buna çok sevinen nöbetçiler hemen Rasûlallâh'ın huzûruna çıkardılar. Rasûlü Ekrem de onun Müslüman olduğunu öğrenince çok sevindi. Çünkü, harp esnâsında birini elde etmek gâlibiyeti elde etmek demekti.

Rasûlü Ekrem'in yanında şehâdet getiren İbni Mes'ud; "Ben ve arkadaşlarım İslâmı seçtik. Dînimizi bilmiyoruz. Bize yardım edin. Ben de size, ehli İslâm'a hizmet etmek istiyorum" dedi.

Rasûlü Ekrem de; "Muhârebede hîle mübahtır. Zâten harp hîle demektir. Sen de istediğin şeyi yapabilirsin." diye müsaade etmişti.

Keskin fikirli bir adam olan İbni Mes'ud yapacağı şeyi tamamen Rasûlü Ekrem'e anlatmıştı. Plânı çok güzeldi.

İbni Mes'ud tekrar geldiği yere geri döndü. Kureyza kabîlesi daha O'nun Müslüman olduğunu bilmiyordu. Nâim Kureyzaya varınca şöyle dedi: "Kureyş, havaların çok soğuk ve zor olmasından dolayı harpten bıktı. Yarın onlar giderlerse siz Muhammed ve Eshâbıyla beraber kalacaksınız. Ahdinizi bozup düşmanla birleştiğiniz için acaba hâliniz ne olur?. Bana kalırsa siz Kureyş ve Katafanın eşrâfından bir takım adamları rehin olarak almalısınız ki onlar da bu harbi bitirmeden gitmesinler. Yoksa, sonra siz harp meydanında fedâi koç gibi kalırsınız". Onlara, bu sözünün çok gizli tutulmasını söyledi. Benî Kureyza bu sözleri çok mantıklı buldu. Nâim'in tavsiyesinden dolayı kendisine teşekkür ettiler.

Naim ibn-i Mes'ud, benî Kureyza'dan sonra, Ebû Süfyan'ın yanına gitti. Onlara da; "Yahûdîler, Muhammed'e olan ahitlerini bozduklarından dolayı çok pişman olmuşlar, O'nunla yine anlaşmışlar. Suçlarını affettirmek üzere Kureyş ve Katafan eşrafından 70 kişiyi Muhammed'e teslim etmeği vaadetmişler. Sizden rehin isterlerse kat'iyyen vermeyiniz. Benîm bu sözümü de sakın hiç kimseye söylemeyiniz." dedi.

İşte böylece iki kabîle arasında şüphe yer almış, birbirine îtimatları kalmamıştı.

Sabah olunca, Ebû Süfyan Kureyza kabîlesine harp etmeleri için bir heyet gönderdi. Benî Kureyza da; "Bugün Sept (Cumartesi) günüdür. Biz harp edemeyiz" diye mâzeret gösterdiler. "Ancak öbür gün harp edebiliriz. O da şu şartla ki; bize eşrafınızdan birkaç kişiyi rehin vermelisiniz. Tâ ki sizden emin olalım." dediler.

Kureyza'nın bu hâli, Nâim'in dediğini doğruluyordu. Kureyş'in îtimadı böylece iyice sarsılmış oldu.


Konular