Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

   Selçuklular

Selçuklular (Hicrî:431-551; M.1040-1157)
Türk-İslam devletlerinin en büyüklerindendir. Oğuzların Üçoklar kolunun Kınık boyuna mensupturlar. İtikatda Maturîdî, Amelde Hanefî olup Ehli Sünnet mezhebindendiler. Hânedâna adını veren Selçuk Bey müslüman olunca, subaşısı olduğu Oğuz yabgusuyla arası açıldı. Mikail'in oğulları Tuğrul ve Çağrı Beyler, Mikâil öldüğü için Selçuk Bey tarafından yetiştirildi. Tuğrul ve Çağrı Beyler, M.1040 senesinde Gazneli Mes'ud ile Dandanakan'da yaptıkları savaşı kazanarak Selçuklu devletini kurdular. Tuğrul Bey de sultan ünvanını aldı. Tuğrul Bey'in ölümünden sonra, Çağrı Bey'in oğlu Alparslan 1063 yılında sultan oldu. Nizâmülmülk'ü vezir tâyin eden Sultan Alparslan, ülkesini doğu ve batıya doğru genişletti. Doğu Anadolu'da Kars'daki Ani kalesini fethedince, halîfe tarafından kendisine "Ebû-l Feth" lakabı verildi.

Sultan Alparslan, Bizans imparatoru Roman Diogenes ile 26 Ağustos 1071'de Malazgirt ovasında karşılaştı. Artık iki ordu karşı karşıyaydı. Bir tarafta 200.000 kişilik Bizans ordusu, karşılarında 50.000 kişilik, sayıca az fakat inanmış, maneviyatı kuvvetli Türk ordusu vardı. Alparslan dökülecek kanlardan mes'ul olmamak için önce sulh teklifinde bulundu.

Mağrur Bizans imparatoru Diojen "Ben ve ordum İsfehan'da, atlarım da Hemedan'da kışlar." diyerek teklifi reddetti.

Elçiler ona şu mânidar cevabı verdiler: "Atlarınızın Hemedan'da kışlayacakları belli, ama sizin nerede kışlayacağınızı Allah bilir."

Sultan Alparslan ve kahraman ordusu cephede hep birlikte cuma namazını kıldılar. Göz yaşları arasında yapılan duâdan sonra beyaz elbisesini giyen Alparslan, atının kuyruğunu kendi elleriyle bağladı. Aynı gecede secdeye vardı ve gözlerinden yaşlar boşanırken; "Allâhım! Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve Senin rızan için savaşıyorum. Ya Rabbi! Niyetim hâlistir. Bana yardım et! Ordumu muzaffer eyle, günahlarım sebebiyle onları kahreyleme!" diye yalvardı.

Atına binen Alpaslan askerlerine dönerek; "Ey askerlerim! Eğer şehid olursam bu beyaz elbisem kefenim olsun. O zaman oğlumuz Melikşah elbet başbuğdur." dediği an heyecandan bir yay kirişi gibi titreyen mücâhitler hep bir ağızdan "Allah Seni başımızdan eksik etmesin sultânım." dediler.

Alparslan kahraman askerlerini bir baba şefkatiyle süzdükten sonra; "Küffarın sayısı çok, silahları fazla. Bizim sayımız az fakat Allâhü Teâlâ bizimle. Bugün burada sultan yoktur. Ben de sizlerden biriyim. İsteyen dönüp gidebilir, haklarımızı onlara helâl ettik." derken iyice bilenmiş olan gâzîler hep birlikte "Hâşâ! ölmek var dönmek yok sultânım." dediler.

Alparslan son derece kurnazca bir harp taktiği plânlamıştı. Hilâl şeklinde yaydığı ordusuyla akşama kadar Malazgirt meydanında dövüştü. Şaşkına dönen Bizans ordusu hilâlin içine düştü. Büyük bir şevkle ortaya atılan Alparslan'ın ordusu 200 bin kişilik büyük Bizans ordusunu perişan etti. Bu büyük muhârebe sonucunda kazanılan zafer, Müslüman Türkler'e Anadolu'nun kapısını açtı.

Sultan Alparslan vefât ettiğinde (H.464, M.1072), devletin toprakları doğuda Kaşgar'dan, batıda Akdeniz kıyılarına kadar yayılmıştı. Alparslan'ın yerine oğlu Melikşah sultan oldu. Melikşah zamanında fetihler devam ederek Amasya ve civarı Karadeniz'e kadar; Filistin, Suriye, Hicaz bölgesi, Yemen ve bütün Anadolu fethedildi. Şiî Fâtımîlerle mücâdele edildi.

Sultan Melikşah'dan sonra saltanat mücâdelesi başladı. Son Büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Sencer'in H.551 senesinde ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti; Irak ve Horasan, Suriye, Kirman ve Anadolu Selçukluları olmak üzere dörde bölündü. Bunlardan Irak-Horasan ve Kirman Selçukluları; Harzemşahlar Devleti olarak ortaya çıkarak, Büyük Selçuklu Devleti'nin vârisi olduklarını iddiâ ettiler. Anadolu ve Suriye Selçukluları ise ayrı birer devlet hâline geldiler.


Konular