Kitaplar | Konular | Muhtasar Islam Tarihi

SEVİK GAZVESİ

Kureyş müşriklerinin Bedir'de bozguna uğraması üzerine Ebû Süfyan; Peygamber Efendimiz'le çarpışıp Evs ve Hazrec kabîlelerini yok etmedikçe, başına ve bedenine su dokundurmamağa ve koku sürünmemeğe yemin etmişti.

Bu yeminini yerine getirmek üzere Zilhicce ayında Kureyş'ten 200 süvari ile Mekke'den çıkıp Medîne'nin Urayz nâhiyesine kadar ilerlediler. Sık bir hurmalığı, iki ev ve ekini ateşleyip yaktılar. Tarlalarında çalışan, Ensârdan bir zât ile amelesini de bulup şehîd ettiler. Ebû Süfyan bununla yeminini yerine getirmiş oluyordu. Tâkip edilmekten korkarak oradan acele geri dönüp, Mekke'ye doğru kaçmağa başladılar.

Peygamber Efendimiz, bu baskını haber alınca Eshâbıyla görüştü. Yerine Ebû Lûbâbe, Beşir ibn-i Abdil Münzir'i bırakıp tâkibe çıktı. Kargarat-ül Küdre denilen mevkiye kadar ilerledi.

Ebû Süfyan ve arkadaşlarının savuşup gittiklerini, kaçarken yüklerini hafifletmek için yiyecekleri olan seviklerini (kavrulmuş buğday ununu) torbalarıyla birlikte, ekinlerin arasına yer yer attıklarını gördüler. Müslümanlar, müşriklerin götüremeyip bıraktıkları pek çok sevik torbalarını topladılar. Bundan dolayı, bu gazveye «sevik gazvesi» adı verildi.


--------------------------------------------------------------------------------

[1] [Suffe, Binanın bitişiğinde güneşe karşı yapılan gölgelik demektir.]

[2] [Mübâreze; taraflar harbe girişmeden önce, seçkin erlerinden bâzılarının ortaya atılarak; biz filancalarız, şöyle güçlüyüz, böyle güçlüyüz, varmı bize karşı çıkacak, şöyle yaparız, böyle yaparız gibi sözlerle, karşı taraftan kendisi ile vuruşacak er dileyip, çıkanla, kılıçlarıyla vuruşmalarıdır. Böyle sözlerle ortaya çıkıp vuruşmalarına mübâreze, ortaya çıkan kişilere de mübâriz denir.]


Konular