Kitaplar | Konular | Negatif Limanlar'dan Pozitif Sulara

2) İşinizi Sevin ve Her Durumda En İyisini Yapmaya Çalışın

Karabük'te bir seminer vermem istendiğinde, bunu memnuniyetle kabul ettim. Çünkü edinmiş olduğum bilgileri Anadolu insanıyla paylaşmak bana büyük bir keyif verecekti.

Semineri organize eden eğitimci arkadaşım, Karabük insanının bu tür seminerlere yabancı olduğunu ve seminerden önce bir saatlik bir tanıtım yapmam gerektiğini söyledi. İlgili kişiler bu seminere katılıp katılmayacaklarına ancak bu tanıtımdan sonra karar vereceklerdi. İstanbul'dan uzak bir yerde yapılacak böyle bir uygulama, eğitimci açısından büyük bir riskti; çünkü bir çok kişi tanıtımdan sonra katılmamaya karar verebilirdi. Bütün bunlara rağmen teklifi kabul ettim. Yola çıktığımda yanımda küçük bir valiz ve güzel bir kitap vardı. Ancak eşimin sorduğu, "Ya seminere hiç kimse katılmazsa" sorusu beni bir hayli düşündürüyordu.

Yolda bütün bu olumsuz düşünceleri bir kenara atarak, yanıma almış olduğum kitabımı okumaya başladım. Kitapta Mozart'ın başından geçmiş bir olay beni çok etkiledi:

Mozart, bulunduğu yerden uzakta bir konser verecekti. Tüm hazırlıklar tamamlanmıştı ve konser başlamak üzereydi. Mozart konser salonuna girdiğinde salonda sadece on kişi vardı. Salondakiler konserin iptal edilip edilmeyeceğini birbirlerine soruyorlardı. Mozart piyanosunun başına geçti ve tuşlara dokunmaya başladı. Mozart salonda kaç kişi olduğunu değil, yalnızca vereceği konseri düşünüyordu. Düşüncesi yalnızca piyano çalma üzerinde yoğunlaşmıştı. Bu yüzden iç durumu ve vücut etkinliği mükemmeldi. Tüm vücudu müziğin ahengi ile yoğrulmuştu. O sanatın üstün gücüne inanıyordu. Kendini ve onu dinlemeye gelen insanları adeta tedavi ediyordu. O sırada Mozart'a salonda kaç kişi olduğunu sorsalar, her halde söyleyemezdi. Konserini bitirdiğinde salondaki on kişinin alkışı bütün salonu dolduruyordu. Mozart ve onu dinleyenler müstesna bir gün yaşamışlardı.

Mozart, akşam eşine yazdığı mektupta şöyle diyordu. "Burada harika bir konser verdim ve herkes ayakta alkışladı."

Bunu okuduktan sonra beynimde bir şimşek çaktı, eşime seminer hakkında söyleyeceğim cümleleri bulmuştum. "Harika bir seminer verdim ve herkes ayakta alkışladı." Bu duygularla yolculuğumu bitirdim.

Seminer salonuna girdiğimde meraklı ve kalabalık bir dinleyici topluluğuyla karşılaştım. Bir saatlik seminer tanıtımımı yaptım. Tanıtımdan sonra arzu edenlerin dışarı çıkabileceğini söyledim. Hiç kimse çıkmadı. Seminerim bittiğinde akşam eşime telefon ederken, daha önce planladığım cümleleri aynen kullandım.

"Harika bir seminer verdim, herkes ayakta alkışladı." Ancak bunlara bir cümle daha ekledim: "Salon tıklım, tıklım doluydu.


Konular