Kitaplar | Konular | Dost Kazanma ve insanlari Etkileme Sanati

1. Mutlaka Kusur Bulmak Gerekiyorsa

Calvin Coolidge'nin Cumhurbaşkanlığı sırasında dostlarından birisi, Beyazsaray'da misafirdi. Bir gün Cumhurbaşkanının sekreterine şu sözleri söylediğini duymuştu:

- Bugün ne güzel giyinmişsiniz. Siz gerçekten güzel bir bayansınız.!

Coolidge'nin sekreterlerinden birisine bundan daha iyi bir iltifatta bulunmasına imkan yoktu. Kâtip bayan bu iltifat karşısında şaşırmıştı. Ama Coolidge, şu sözleri ilave etmişti:


- Bu sözleri kendinizi iyi hissetmeniz için söyledim. Bundan sonra yazılarınızdaki imlâ kurallarına biraz daha dikkat etmenizi rica ediyorum.

Coolidge'nin izlediği yol çok iyiydi. Çünkü insan övüldükten sonra kusurunun söylenmesine dayanabilir. Berber de insanı traş etmeden önce sakalını sabunluyor.

1896 yılında Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan McKinley de bu şekilde hareket etmişti. Cumhuriyet Partisine üye bulunanlardan birisi Cicero, Patrik Henri ve Daniel Webster'in bütün nutuklarından daha güzel kabul ettiği bir nutuk yazmıştı ve bunu McKinley'e okumuştu. Nutkun güzel yönlerinin bulunmasına rağmen o kadar etkileyici değildi. Çünkü çok sayıda eleştiri bulunuyordu. Ancak McKinley, bu nutku hazırlayan kişinin gururunu kırmak istememiş, yaptığı işi beğendiğini söylemişti. Ama bunu nasıl yapmıştı?

"Nutkunuz muhteşem olmuş! Bundan daha güzel bir nutuk yazmak imkansız. Ama nutku partimiz bakımından incelemeliyiz. Sizden şunu rica ediyorum. Nutku söyleyeceğim şekilde yeniden yazın ve bana da bir kopyasını gönderin.

Daha sonra McKinley nutkun yeniden yazılmasına yardım etmiş, nutku yazan kişi seçimin en iyi hatiplerinden birisi olmuştur.

Abraham Lincoln'ün yazdığı mektuplardan ikincisi şöyledir: (Bu mektupların birincisi Bayan Bixby'e çocuklarının savaşta ölmelerinden dolayı yazılmıştı.)

Lincoln bu mektubu kısa bir sürede yazmıştı. Ama bu mektubun aslı 1926'da 12.000 dolara satılmıştı. Bu para Lincoln'ün 50 sene çalışarak biriktirebileceği paradan çok fazlaydı.

Mektup 1863 yılının nisan ayında yazılmıştı. Bu sırada iç savaşın en şiddetli zamanlarıydı.

Generaller orduyu mağlubiyete doğru sürüklemekteydiler. Ülkenin durumu çok kötüydü. Binlerce asker ordudan kaçmış, Cumhuriyet Partisine üye olanlar bile isyan etmişler; Lincoln'ü Beyazsaray'dan atmak istemişlerdi. Lincoln diyor ki: "Çok kötü durumdaydık. Hiç çıkış yolumuz yoktu."

Lincoln'ün mektubunu buraya almamın sebebi milletin kaderinin bir generalin hareketine bağlı olduğu bir sırada, Lincoln'ün bu generali değiştirmeyi nasıl başardığını size göstermek içindir. Bu mektup Lincoln'ün yazdığı en serti idi. Ama burada bile Lincoln'ün General'i eleştirmeden önce onu övdüğünü görürsünüz.

Generalin hatası çok fazlaydı. Lincoln gerçeği bu şekilde ifade etmedi. Aksine daha diplomatik davrandı. Ve "Benim hoşuma gitmeyen bazı noktalar var" demekle yetindi.

"Sizin yetenekli, cesur bir asker olduğunuza inanıyorum. Görevinizle siyaseti birbirine karıştırmayan birisi olduğunuzu da ilave etmek isterim. Kendinize güvenmeniz de önemli bir özelliğinizdir. Ama çok ihtiraslı birisiniz, tehlikeli olmadıkça bu zarardan çok fayda sağlar. General Burnside'ın ordu komutanlığı sırasında, ihtirasınızın etkisi altında kaldınız ve onu devirmeye çalıştınız, bu şekilde davranarak yanlış hareket ettiniz. Ayrıca bu hareketi bir silah arkadaşınıza karşı yaptınız.

Ordunun ve hükümetin başına bir diktatörün gelmesi gerektiğini söylemişsiniz. Ben bu sözünüze rağmen kumandayı size vermiştim.

Ama başarılar kazanan kumandanlar, diktatörlük yapabilirler. Ben de diktatörlüğü göze alabilmek için sizden askeri başarılar bekliyorum.

Hükümet size elinden gelen yardımı yapacaktır. Ama kumandanları eleştirmek ve onlara güvenmemek konusunda ortaya koyduğunuz davranış şimdi kendi aleyhinize gelişmektedir. Bunu ortadan kaldırmak için elimden geleni yapacağım.

Şayet hayatta olsaydı, Napoleon da, siz de böyle bir zihniyetin hakim olduğu bir ordu ile iş yapamazdınız. Bu türlü hareketlerden sakınarak enerji ile, uyku ile uyanıklık arasında hareket ederek ilerleyiniz ve bize zaferler veriniz."

Bizler Coolidge, MicKinley veya Lincoln olmayabiliriz. Ama muhtaç olduğumuz şey düşüncemizin günlük hayatımızda işe yarayıp yaramadığını anlamaktır. Bunun için hayattan aldığımız olaylarla bunu gösterelim:

Bay W. P. Gaw, Filâdelfiya'da bir şirkette çalışan sizin gibi benim gibi birisiydi. Verdiğim derslerin birisinde şunu anlatmıştı:

-Wark şirketi büyük bir dairenin inşaatını almış ve bunu belirli bir sürenin sonunda teslim etmek için anlaşmıştı. Ama binanın dış cephesi için gerekli olan bronzları verecek olan şirket malları zamanında veremeyeceğini bildirdi. Bina geç teslim edilecek, bu durumda anlaşmaya uyulmamış olacak, belki de para cezasına uğrayabileceklerdi. Bunun üzerine Gaw, Newyork'a hareket etmiş ve bronz meselesini üzerine almıştı.

Bronz şirketine giren ve şirket müdürü ile karşılaşan Gaw, şunları söyledi:

- Bayım Broklyn'de sizin isminizi taşıyan başka kimsenin bulunmadığını biliyor musunuz? Müdür hayretle cevap verdi:

- Hiç dikkat etmedim.

- Bu sabah trenden indiğim zaman adresinizi bulmak için rehbere bakıyordum. Rehberde sizin isminize benzeyen başka bir isim göremedim.


- Ben bunu bilmiyordum. Telefon defterini açtı ve şunları anlattı:

- Ailem Hollanda'dan iki yüz yıl önce gelmiş ve Newyork'a yerleşmiş.

Ailesi hakkında birkaç dakika daha konuşmuştu. Gaw şirket konusuna geçmiş, şirketin büyüklüğünü, verimliliğini anlatmış, aynı işle meşgul başka şirketlerden bahsetmişti. Sonunda:

- Sizin şirketiniz aynı işle meşgul olan diğer şirketlerin en temizi ve en hünerlisi! Diyerek müdürü terkar konuşmaya teşvik etmişti.

- Bu meslekte uzun ömür tükettim. Eserimle gurur duyabilirim. İsterseniz fabrikayı birlikte dolaşalım.

Beraber fabrikayı dolaşarak yapılan işleri gözden geçiren Gaw, fabrika hakkında söylenecek en iyi sözleri söylemiş, makinaların bazılarını çok beğenmişti. Müdür bu makinelerin nasıl çalıştığını, diğer makinelerden üstün olduğunu, makinaları çalıştırarak göstermişti. Gaw'i yemeğe davet etmiş, Gaw niçin geldiğini bile söyleyememişti.

Yemekten sonra şirket sahibinin kendisi ziyaretin sebebini sordu ve: "Sizin niçin geldiğinizi biliyorum. Ama konuşmamızın bu kadar hoş geçeceğini ummamıştım. Size söz veriyorum. Siparişlerinizi yetiştireceğiz."

Gaw, bir kelime söylemeden, amacına ulaşmıştı.

Sonuçta siparişler vaktinde yetişmiş, bir bina, zamanında bitirilmişti.

Eğer Gaw bu şekilde hareket etmeyerek tartışmaya başlasaydı, bu sonuca ulaşabilir miydi?

İnsanları sinirlendirmeden, sıkmadan onu överek söze başlayınız!


Konular