Kitaplar | Konular | Dört Incil Farkliliklari ve Celiskileri

4 - İSLAM DÜNYASINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR

Yedinci yüzyıla kadar Hristiyanlar, bir yandan kendi iç problemleri ile uğraşırken, öbür yandan dinlerini yaymak için azamî gayreti göstermişler ve ulaşabildikleri her yere Kitab-ı Mukaddesi yaymaya çalışmışlardır. Hristiyanlar bu çalışmalarında oldukça başarılı sonuçlar almışlar ve dinlerini Asya, Avrupa ve Afrika'da hızla yaymışlardır. Ancak yedinci yüzyılın başında Hristiyanlıgı yayma çalışmaları çok ciddi bir engelle karşılaşmıştır. İslâmiyetin ortaya çıkışı ile bu hızlı yayılma birdenbire durdu ve kısa süre sonra da Asya ve Afrika'da gerilemeye başladı. Çünkü İslâmiyetin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerîm, Kitab-ı Mukaddese karşı ciddi bir rakip olarak ortaya çıkmış ve Tevrat ve İncilierde birtakım tahrifat ve değişikliklerin olduğunu belirterek, Kitab-ı Mukaddesin kutsallığı ve sıhhati üzerinde insanları düşünmeye davet etmiştir(62).


Kur'an-ı Kerimin, Tevrat ve İnciller üzerindeki bu tesbitleri üzerinde araştırma yapan müsteşrik Goldziher,


62) Kur1an-ıKerim,,4lrs/: 162


90


Semavî kitaplara, yani Kitab-ı Mukaddeste yer alan kitaplara tahrifat isnadında bulunan ilk kitabın, Kur'an-ı Kerîm olduğunu söylemekredir(63). Halbuki biraz önce belirttiğimiz gibi, daha Hristiyanlık bir din olarak ortaya çıkmadan önce, milad-dan önceki asırlarda ortaya çıkan bazı Yahudi mezhepleri, sadece kendi ellerindeki Tevratın doğru olduğunu, diğer mezheplerin ellerindeki Tevratlarda birtakım tahrifat ve değişikliklerin olduğunu söylemişlerdi. M.S. ilk asırlarda bu defa Yahudiler, kendi ellerindeki Tanah ile Hrisriyan Eski Ahidİ arasında farklılıklar bulunduğunu beyan etmişlerdi. Yine islâmiyet ortaya çıkmadan önce Celcus vb. bir çok müellif, eserlerinde İncilierde birtakım tahrifatın olduğunu beyan ettikleri gibi, birbirine rakip durumunda olan ilk dönem Hristiyan mezheplerinin herbiri de, sadece kendi ellerindeki İncilin doğru, diğer İndilerin sahte olduğunu İddia etmişlerdi. Goldziher'in, Kur'an hakkında bu hükmü verirken, anlaşılan "Bible" tarihlerine fazla gözarmadığı anlaşılıyor.


Yine Müsteşriklerden Hrschfield, Kur'an-ı Kerimin Tevrata bakışının, Yahudi Karaim mezhebinin Tevrata bakışına benzediğini söylüyor. O, Karaîlerin, Yahudi hahamlarının Tevratı tahrif ettiklerini iddia ettiklerini, Karaf eserlerde geçen bu iddianın, Kur'an-ı Kerimde de aynen tekrarlandığını söylemek sureti ile Tevratın tahrif edilmesi ile ilgili ifadeleri, Kur'an-ı Kerimin, Karaî eserlerden iktibas ettiğini ileri sürüyor(64). Hrschfield'in gözünden kaçan bîr hususu belirtmekte fayda görüyoruz. Karaim mezhebi, îslâmiyetin zuhurundan sonra


63) İgııatz Goldziher, Uber Mıthaınmedanisclûs Polemik Gegen Ahi al-


Kilab.Zeitschriftder Deutschen Morenlandischen Geselchaft ,


XXXII. Leipzig,1878. p.341-387 54) Harhvig Hrschfield, New Researches into the Composiüon and


Ezegesis ofıhe Quran, Jewish Quarterly Revievv, V. XIII, London,


1902, p. 223


9i


ortaya çıkmış bir Yahudi mezhebi olup, bu mezhep ortaya çıkmadan önce Kur'anın nazil oluşu tamamlanmıştı. Dolayısı ile Kur'anın, bu mezhepden herhangi bir şeyi alması imkânsızdır. Hadise belki de Hrschfield'in iddiasının tamamen aksine olabilir. Belki de Karaim mezhebi, bu konuda Kur'andan istifade etmiş olabilir. Şayet Hrschfield'in kasdi, Karaim mezhebi ortaya çıkmadan önce bu mezhebin dayandığı temel esaslara dayanan ve İsîâmdan önce mevcut olan bazı Yahudi mezbebleri ise, Hrscfield bu defa Goldziher'i yalanlamış olur. Çünkü Goldzi-her, Tevrata ilk tenkidi Kur'anın yönelttiğini iddia etmektedir. Hrschfield ise, daha önce Tevrata yöneltilen tenkidleri, Kur'an-ı Kerimin, kendinden önceki Yahudi mezheplerinin eserlerden aldığını ileri sürmektedir.


Kur'an-ı Kerimin isim zikretmek sureti ile Tevrat ve în-cilde tahrifat olduğunu belirtmesi, Hristiyanlığın yayılmasında ciddi bir engel teşkil etmeye başlamıştı. Kur'anda olduğu gibi Hadis-i Şeriflerde de aynı tema işlenmiş, Hz. Muhammed (S-A.S.), Mekke ve Medine'de bulunan Yahudi ve Hristiyanlarla konuşurken, Tevrat ve İncilde birtakım tahrifatın olduğunu onlara söylemiştir. Hz Muhammed'in irşad çalışmaları sadece Mekke ve Medineli Müşriklere yönelik değildi. O, Müşriklerle birlikte Mekke ve Medinedeki Hristiyan ve Yahudileri de İslama davet ediyordu. Hristiyan ve Yahudilerin İslama davet edilmeleri esnasında onun en çok temas ettiği husus, Tevrat ve İncilde tahrifat ve değişikliklerin olduğu, dolayısı ile bunların hükümlerinin ortadan kalktığı ve Kur'an-ı Kerimin bu ki-taplardaki hata ve tahrifatı düzeltici olarak gönderildiği gerçeği idi. Hz.Muhammed(S.A.S.), Hristiyan ve Yahudileri ikna etmek için zaman zaman İncil ve Tevrattaki hata ve tahrifleri örneklerle açıklıyor, bu kitaplardaki tutarsızlıkları ve çelişkileri gözler önüne seriyordu. Onun bu etkili faaliyetleri sonunda, bifçok


92


Yahudi ve Hristiyan/ İslâmı kabul ederek Sahabe-i Kiram arasına dahi! olmuşlardır. Hz. Muhammed'den sonra Sahabe, Tabiîn ve onlardan sonra gelenler, hep onun metodu ile, yani Kur'an-ı Kerimi Tevrat ve İncille karşılaştırmak sureti ile İslâmı yaymaya devam etmişlerdir. Onlann ayet ve hadislere dayanarak yaptıkları bu çalışmalar, bilhassa Necran, Filistin ve Suriye'de birçok Hristiyanın kendi dinlerini terkederek îslâmiyete girmelerine sebep olmuştur. Hicrî üçüncü asra kadar bu şekilde yürütülen çalışmalar, gitgide daha sistemli bir hale gelmiş, bu asrın ortalarından itibaren İslâm dünyasında Hristiyanlık ve Kİtab-ı Mukaddes ile ilgili olarak eserler yazılmaya başlanmıştır. Bu yüzyılda daha önce Hristiyan İken bilâhere müslüman olan Ali b. Rabban et-Taberf isimli bir müellif, "ed-Din ve'd-Devle" adlı bir eser yazarak, Kur'an-ı Kerimi Tevrat veincılle karşılaştırmış ve Islâmiyetin Hrjstiyanlığa karşı üstünlüğünü örtâvâ~koymuşturt65), ~


İslâm dünyasında Hristiyan inancının yanlışlığını belirtmek üzere sık sık Hristiyan din adamları ile diyaloglara girilmiş, Hristiyan krallar ve diğer ileri gelenler zaman zaman mektuplarla İslama davet edilmişlerdir. Bu tür mektupla davetlerden biri, Hicri 208 yılında Abdullah b. İsmail el-Haşimî'nin, Abdülmesih b. îshak el-Kindî'ye yazmış olduğu mektupla yaptığı davettir. Haşİmî, bu mektubu ile Hristiyan olan el-Kindfyi İslama davet etmiştir. İslâm âleminde bu mektup, Kur'an ve Hadisten sonra Hristiyanları îslâmiyete davet eden ilk eser olarak kabul edilmektedir(66). Bu asırdan idbaren Müslümanların yazdıkları eserlerin genellikle isimleri, "er-Redd


65) İbrahim el-Hardlu, et-Tevrat ve'1-Yehûdfı Fikri İbn Havn, Hartum, 1984,3. 15


66) Abdülmecıdeş-ŞcTefi,el-Fikru'l-!slâmi fi'r-Redale'n-Nasârâ, Tunus,1986,s. 121


ale'n-Nasârâ" (Hristiyanlara Reddiye) şeklindedir. Bu eserlerde başta Tevrat ve İndiler olmak üzere Kitab-ı Mukaddesin içinde yer aian bütün eserler incelenmiş, bu incelemelere dayanılarak, Hristiyanlığın muharrefligi ispatlanmaya çalışılmıştır.


Hicrî üçüncü asırdan itibaren Hristiyanlığa reddiye yazarak Eski ve Yeni Ahid üzerinde çalışmalar yapan İslâm âlimlerinden bazıları şunlardır: Darar el-Amr (190/806); Ebu


/ Sehl b. el-Mu'temir (210/825); Ebu Musa b. Sabih el-Merdan el-îskafî (240/854); el-Kasım b. İbrahim el-Hüsnî er-Ressî (öl.


i 246/860); Ebu Yusuf Yakub b. İshak el-Kindî (252/866); Ebu Osman Arnr b. Bahr e3-Cahiz (255/869); Muhammed b. Sahnun (256/869); Ebu'1-İyaz el-İranşeh-rî(259/873); Ebu'I-Huzeyl el-îlaf (266/840); en-Naşiu'I-Ek-ber (293/906); Ebu İsa Muhammed b. Harun el-Varrak (297/910); Ahmed b. Muhammed el-Kahtebî (300/912); Ebu'l-Kasım ei-Belhî el-Kâ'bî (319/931); Ebu


(Haşim el-Cübaî(321/933); el-Hasen b. Eyyub (378/988); Ebu'I-Hasen AH b. İsa er-Romanî (384/994); Ebu Süleyman el-Mannkî (391/1000); Ebu Bekr Muhammed b. et-Tayyib el-Bakillanî (403/1013); vb. kîmseler(67). Bu kimseler ya direkt olarak Hris-tiyanhğı ele alarak Kitab-ı Mukaddes üzerinde çalışmış ve bu konuda müstakil eserler vermişler veya yazdıkları hacimli eserlerde konu ile ilgili olarak kısmî çalışmalar yapmışlardır. Hicrî beşinci asırdan itibaren Kİtab-ı Mukaddes üzerinde çalışmalar yapan islâm âlimlerinin daha sistematik çalıştıklarına ve daha derli toplu eserler verdiklerine şahîd oluyoruz. Bu tür eserler veren âlimlerden bazıları şunlardır: Ebu Muhammed AH b. Ahmed b. Hazm (456/1063); Abdülmelik b. Abdillah el-Cüveynî (478/1085); Huccetü'l-İslâm Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed el-Gazalî (505/1117); Ebu'3-Beka Salih


67) eş-Şerefî,a.g.e.,s. 153-169


94


b. el-Hüseyn el-Caferî (618/1221); Şihabuddin Ebu'l-Abbas Ahmed b. İdris el-Karafî {684/1285); Said b. Hasen el-îskenderanî (720/1320); Ebu'l-Abbas Ahmed b. Teymiye (728/1327); Sem-suddin Ebu Abdillah Muhammed b. Ebi Bekr b. Kayyım el-Cevziye (751/1350); Abdullah b. Abdillah et-Tercuman (823/1420); İbrahim Müteferrika (1747); Hacı Abdi Bey (1886); Rahmetullah Efendi (1306/1888); Harputlu İshak Hoca (1892) Şeyh Muhammed Ali b. Abdurrahim et- Tiybî (1317/1899); Yusuf b. İsmail en-Nehbanî (1932) vb. kimseler. Bilhassa XIX ve XX. yüzyıllarda eser yazanlar, daha ziyade kendi dönemlerinde artan misyoner faaliyetlerine karşılık, İslâmiyeti savunma maksadı ile Kitab-ı Mukaddesi inceleyerek, bu kitap üzerinde çalışmışlardır. Bu isimlere misyoner faaliyetlerine karşı, konu üzerinde çalışarak eserler veren şu isimleri ilâve etmek mümkündür. Sırrı Paşa (1895); Ahmet Kemal; Ahmet Midhat Efendi (1911); Abdülahad Davud; Hasan Sabri vb. isimler (68). Son olarak ismi zikredilen bu İlim adamları Hris-tiyan misyonerlerinin İslâm Dünyasındaki tahriblerinî Önlemek için Eski ve Yeni Ahidler üzerinde çalışarak eserler vermişlerdir.


Görüldüğü gibi Hristiyanlık ve Kitab-ı Mukaddes üzerinde İslâm dünyasında yapılan çalışmalar Kur'an ve Hadis ile başlamış, Hicrî ikinci asrın sonlarından itibaren, önce reddiye türünden eserler verilmiş, daha sonra Hicrî dördüncü asırdan itibaren, bilhassa Tevrat ve İndileri sistematik bir şekilde inceden inceye tetkik eden eserler ortaya konmuştur. M.S. XV. asra kadar İslâm dünyasında çok canlı bir şekilde yürütülen Kitab-ı Mukaddes üzerindeki çalışmalar, XVI. yüzyılda hızım kaybetmiş, bundan sonra üç asra yakın bir süre


68) Mehmet Aydın, Müslümanların Hristiyanlığa Karşı Yazdığı Reddiyeler ve Tartışma Konuları, Konya, 1989, s. 60-109


95





bu alanda kayda değer bir eser yazılamamıştır. İbrahim Müte-ferrika'nın eseri istisna edilirse, XIX. yüzyıla kadar üç asra yakın sürelik bir boşluk olduğunu, islâm dünyasında bu üç asır zarfında Hristiyanlık ve Kitab-ı Mukaddes İle ilgili bütün çalışmaların İhmal edildiğini tesbit ediyoruz. Ancak XIX. yüzyılın ikinci yansında İslâm dünyasında yeniden bir kıpırdanma meydana gelmiştir. Hristiyan misyonerlerinin Uzak Doğu'da, Hindistan'da, Endenozya'da, Afrika'da, hatta Arap topraklarında İslâmiyet aleyhine yoğun bir propaganda faaliyetine girişip, Müslümanlar arasında Hristiyanlık ve Kitab-ı Mukaddes propagandası yapmaya başlamaları üzerine, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren başta Hindistanlı Rahme-tullah Efendi olmak üzere birçok İslâm âlimi, İslama yapılan hücumları karşılamak ve misyonerlerin ithamlarının doğru olmadığını ispatlamak üzere, Kitab-ı Mukaddes üzerinde ciddi çalışmalar yapmışlar ve bu kitaptaki çelişki ve tutarsızlıkları ortaya koymuşlardır.


Konular